Her insan kendi çağının eseridir. İnsanın olaylara bakış açısı, yetişme sürecinde ve yetiştiği yıllarda şekillenir. Kendisini sürekli yetiştiren ve geliştiren insanların istisnaları olmakla beraber, kendi çağının gözlüğü dışında bir bakış açısı yakalamaları zordur. Hem eğitim hem siyaset hem de yönetim için geçerlidir bu kural. ‘Bizim zamanımızda…’ diye başlayan cümleleri çok sık kullananlar, zihnen kendi zamanında kalmış insanlardır.
‘1994 kafalı’ ne demek?
1994 kafalı olmak şu anlama geliyor. 1994 yılında Refah Partisi ile beraber, Belediye Başkanlıklarının çoğu Sosyal Demokrat Belediyelerden alındı. Çöpleri toplamayan, musluklardan suyun akmadığı, park, bahçe, kaldırım gibi temel belediye hizmetlerini bile yapılmadığı, sürekli yolsuzluklarla anılan belediyeler, 1994 yılında ki değişimle beraber hizmet vermeye başladı. Çöp dağları temizlendi, su problemi çözüldü, park ve bahçe ihtiyaçları giderildi. Vatandaş hizmetten memnun olunca, bugüne kadar aynı ekipler belediyeleri yönetti.
1994 yılında dünyaya gelmiş olan çocuklar, 20 yaşını geçmiş yetişkinler oldu. 1994 öncesini yaşamadılar. Bugünün birçok Belediye Başkanı, hala 1994 için yeterli olan hizmetleri yapmaya devam ediyor. Ancak hem neslin hem yeni dönemin ihtiyaçlarından haberleri yok. Dün park, bahçe, kaldırım yapmak, çöpleri toplamak büyük bir hizmetti. Bugün bunlar rutin hizmetler haline geldi.
Belediye Başkanları ve Sosyal Medya
1994 kafalı Belediye Başkanlarımızın çoğu, sosyal medya hesaplarını bile doğru ve faydalı şekilde kullanamıyorlar. Birçoğu, gençlerin sosyal medya ile ilişkisini gezi olaylarından sonra fark ettiler. Bazıları kendi hesaplarını yönetemediği gibi, hesaplarından sadece kurdele kesme, plaket alma veya plaket verme resimleri paylaşıyorlar. Yol yaptık, asfalt döktük, kurdele kestik haberlerinden milletin bıktığının farkında bile değiller. Selfie çekip paylaşım yaptıktan sonra, Nargile Cafelere gidip okey oynayanlar, ayrı bir başlık konusu.
Belediye Başkanlarının görevden alınma ihtimali konuşulmaya başlanınca, bazı Belediye Başkanları kendilerini komik duruma düşürecek tedbirler (!) almaya başladılar. Sahte sosyal medya hesaplarıyla kendilerine övgüler dizdirenler, Retweet ve Fav satın alanlar, ne kadar komik duruma düştüklerini bile anlamıyorlar.
Elbette sosyal medya hesaplarında yapılan hizmetlerin duyurulması gerekiyor. Ancak Sosyal medya hesapları, daha çok gençler tarafından kullanıldığı için, gençlere nasihat etme, bir abi diliyle hayata dair yol gösterme, okumalarını istedikleri kitapları tavsiye etme yeri olarak da kullanılmalı. Hayat ve yönetim tecrübelerine dair nasihat edebilecekleri gibi, gençlerin fikirlerinden istifade de edebilirler.
Gençlerin fikirlerini önemsemeyenler, gençlerin değerini anlamamıştır. ‘Siz Belediye Başkanı olsaydınız, Trafik problemini, temizlik problemini nasıl çözerdiniz?’ gibi sorularla gençlerden gelecek fikirler, belediyede görevli başkan yardımcılarının fikirlerinden daha kıymetli olur bazen. Ancak birçoğu gençlerden koptuğu için bunun farkında bile değiller.
Kültürsüz Kültür Merkezleri
Kültür merkezleri ve konferans salonları inşa ediliyor. Ancak birçoğunda ne kültür üretilebiliyor nede salonlar etkili bir şekilde kullanılıyor. Kültür Merkezinin temel atma töreninde çekilmiş olan resimler ve açılış esnasında kurdele kesme pozları dışında bir çalışma yapmayanlar var. İnşa etmek kolay ihya etmek zordur. 1994 kafalı başkanların çoğu, inşa etme konusunda başarılı olsalar bile, ihya etme konusunda başarılı değiller.
Daha iyisini hayal edin…
Benim gençlere tavsiyem 2023 hayali için değil, 2053 hedefi için projelere kafa yormalarıdır. Fiziksel enerjilerini 2023 için harcasalar bile, zihinsel enerjilerini 2053 için kullanmaları gerekiyor. ‘Ben Belediye Başkanı olsaydım….’ diye başlayan cümlenin sonrasını doldurmaya kafa yorsunlar. Siyasetin hangi kademesi olursa olsun, yapılanları konuşmayı bırakıp, ‘daha iyisini nasıl yaparız’ diye düşünmeleri gerekir. Büyük hayaller kurmayı öğrenmeli gençler.
‘Osmanlı’yı yeniden diriltme’ hayali, küçük bir hayaldir. Yanlış okumadınız, ‘küçük’ bir hayaldir. Biz gençlerimizin kıymetini bilirsek, gençler kendilerinde var olan potansiyelin farkına varsalar, Osmanlıdan daha büyük bir medeniyet kurabiliriz.
Kiminle mi? Gençlerle elbette…
Ancak 1994 kafalılar bu gerçeği göremiyorlar…