
Bu ve benzeri cümleler, özellikle Cumhuriyeti kötülemek isteyen bazı dindarların dilinde dolanıyor. Sosyal medyada bu tür videolar önüme düşünce, Batı’da bazı icatların tarihlerine baktım. İlk buharlı tren, ilk otomobil, ilk petrol şirketleri gibi 19 ve 20. Yüzyıl başlarında meydan gelen teknolojik gelişmelerin tarihini inceledim. Sadece bir kısmını buraya aldığım bu icatlar, Osmanlı döneminde yapıldı. Batı bu icatları yaparken Cumhuriyet rejimi yoktu. Bu esnada Osmanlı uleması neyle uğraşıyordu?
1769: James Watt, gelişmiş bir buhar motoru üretti.
1774: Georges Louis Lesage, elektrikli telgrafın patentini aldı.
1775: Jacques Perrier, buhar motorlu bir gemi (vapur) üretti.
1783: Benjamin Hanks, kendi kendini kuran kurmalı saati icat etti.
1783: Montgolfier kardeşler, sıcak hava balonunu icat etti.
1783 Henry Cort, çelik üretimi için çelik ruloyu üretti.
1784: Andrew Meikle, harman makinesini üretti.
1795: Francois Appert, gıda koruma amaçlı ilk kavanozu üretti.
1796: Edward Jenner, çiçek aşısı üretti.
1797: Henry Maudslay, hassas torna tezgahını üretti.
1814: Joseph Nicéphore Niépce, ilk fotoğraf çeken kişi oldu.
1819: René Laënnec, stetoskobu üretti.
1825: William Sturgeon, elektromıknatısı icat etti.
1830: Barthelemy Thimonnier, dikiş makinesini icat etti.
1831: Cyrus McCormick, ilk başarılı biçerdöveri icat etti.
1831: Michael Faraday, elektrikli dinamoyu icat etti.
1834: Henry Blair, bir mısır ekme makinesinin patentini aldı.
1835: Charles Babbage, mekanik bir hesap makinesi icat etti.
1839: Kirkpatrick Macmillan, bir bisiklet icat etti.
1851: Isaac Singer, kullanılabilen ilk dikiş makinesini icat etti.
1858: Jean Lenoir, içten yanmalı motoru icat etti.
1861: Elisha Otis, asansör emniyet frenlerini patentledi.
1862: Richard Gatling, makineli tüfeği patentledi.
1862: Alexander Parkes, ilk plastiği üretti.
1866: Alfred Nobel, dinamiti icat etti.
1876: Alexander Graham Bell, telefonun patentini aldı.
1876: Nicolaus August Otto, ilk dört zamanlı içten yanmalı motoru üretti.
1881: David Houston, kameralar için rulo filme patent aldı.
1884: Lewis Edson Waterman, ilk pratik dolma kalemi üretti.
1885: Karl Benz, içten yanmalı motorla desteklenen ilk otomobili üretti.
1887: Emile Berliner, gramofonu icat etti.
1888: Nikola Tesla, AC motor ve trafo icat etti.
1892: Rudolf Diesel, dizel yakıt kullanan içten yanmalı bir motor üretti.
1893: W.L. Judson, fermuarı icat etti.
1895: Lumiere Kardeşler, taşınabilir bir kamera üretti.
1895: John Thurman, motorlu süpürgenin patentini aldı.
1901: İlk radyo dalgası başarıyla nakledildi.
1902: Willis Carrier, klimayı icat etti.
1904: Benjamin Holt, bir traktör üretti.
1907: Auguste ve Louis Lumiere tarafından renkli fotoğraf icat edildi..
1907: İlk helikopter üretildi.
1911: Charles Franklin Kettering, motorlar için ilk elektrikli ateşleme sistemini üretti.
1914: Garrett A. Morgan, gaz maskesini üretti.
1916: Paslanmaz çelik Brearly Henry tarafından icat edildi.
1919: Kısa radyo dalgası ve flip-flop icat edildi.
Bu icat ve keşiflerin tamamı, Cumhuriyet kurulmadan önce yapıldı. Medrese eğitimi devam ediyor, harf inkılabı yapılmamış, kıyafet devrimi gündemde yok, Halife görevinin başında, Şeyhülislam fetva vermeye devam ediyor, Cumhuriyet ilan edilmemiş…
Bu incelemeyi yapınca “Batı araba motoru üretirken biz kıyafet inkılaplarıyla uğraşıyorduk” diyenlere şu cevapları verdim; “Batı lokomotif yaparken bizimkiler hatim indirip dua ederek orduların zafer kazanacağını sanıyordu. Batı sanayi ürünlerini geliştirirken Osmanlı alimleri salavat zinciri oluşturmak gibi hurafelerle uğraşıyordular. Batı otomobil üretimine geçerken bizimkiler tespih çekmekle vakit geçiriyordu. Batı traktör üretimi yaparken Osmanlı medrese uleması Buhari hatimleri yapmakla meşgul oluyordular”.
Geri kalmış olmamızın sebebi Cumhuriyet değil, çağın değişimine ayak uyduramamış olan yöneticiler, alimler ve eğitim sistemidir. Hurafeleri din gibi anlatan cahil mollalar, eğitim sisteminde yapılmak istenen her iyileştirmeye “Din elden gidiyor” diye karşı çıkmıştır. Savundukları eğitim sistemi “medrese eğitimi” modelidir. Medrese eğitimi ezber üzerine kurulu, gramer ve dilbilgisi kuralları ezberletmekten ibarettir. Bu medreselerde yıllarca okuyan gençler, meslek sahibi olamadıkları için, geçimini din ile sağlamak zorunda olan insanlara dönüşüyorlar. Bazıları hemen kendi medreselerini kurup, ezberlediklerini gençlere ezberleterek geçimlerini sürdürmeye çalışıyorlar.
Fatih’in Torunları Çalışmamış!
Fatih Sultan Mehmet’in, İstanbul surlarını yıkan topları herkesçe biliniyor. Bu toplar kendi döneminin en üstün teknolojisine sahip olduğu için fetih gerçekleşiyor. TUSAŞ Motor Sanayii A.Ş. (TEİ) Genel Müdürü Prof. Dr. Mahmut Faruk Akşit, Türkiye’nin yerli Motor serüvenini anlattığı konferansında, Fatih Sultan Mehmet’in döktüğü topları ve bu topların savaş meydanındaki önemini anlatırken, çok önemli birkaç ayrıntıdan bahsediyor.
Konuşmasında Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u ‘Teknolojik üstünlük’ ile aldığını, Balkan fetihlerinin çoğunun bu teknolojik üstünlük sayesinde savaşılmadan gerçekleştiğini anlatıyor. Konuşmanın devamında, bu yazıma konu olan sözleri söylüyor;
Peki sonra ne olmuş? Çanakkale’ye giderseniz görürsünüz, kapalı müzede de açıkta da görürsünüz, savaşta kullanılan toplar falan var. Bu toplar Osmanlı topu… Aradan kaç yıl geçmiş? İstanbul’un fethi üzerine nerdeyse 470 yıl geçmiş. (İstanbul’un fethinden Çanakkale savaşına kadar geçen süre kastediliyor.) Dört asırdan fazla bir zaman geçmiş. Top teknolojisinde Osmanlı’da en ufak bir gelişme yok. Hala bronz top kullanılıyor ve topun içinde ‘yiv’ yok. Hala gülle atıyor, taş atıyor. Komik değil mi? 450 yıldan fazla zaman geçmiş. Hiçbir şey yok!
450 yılda Osmanlı ne yazık ki, genelde Müslümanlar özelde Osmanlı, teknoloji konusunda savunma teknolojisi konusunda hiçbir şey yapmamışlar. Kurtuluş savaşında dedelerimizin kullandığı toplar hep yabancı ülkelerden alınmış toplardır. Bir tane Osmanlı üretimi yok. Küçücük bir devlet olan Çekya’nın bile Skoda marka savaş topu var ama koca İmparatorluk Osmanlı’nın derde derman bir tane topu yok. Savaş esnasında düşmandan alabildiğimiz topları kullanmak zorunda kalmışlar. Bu kadar çok şehit vermiş olmamızın sebebinin bu geri kalmışlık olduğunu gençlerimize anlatılmıyor.
Almanlardan yüksek fiyatlar ödeyerek almak zorunda kaldığımız toplardan bahsettiği bölümde, bu savaş toplarını kullanmayı bilen Alman subayların komutası altında savaşmak zorunda olduğumuzu anlatıyor. Osmanlı komutanlarının bu savaş toplarını kullanmayı bilmediğini, mermer gülle atmak dışında top kullanma becerilerinin olmadığını da anlatıyor.
Bu gerçekleri öğrendikten sonra “Suçlu kim?” sorusuna hangi cevabı verirsiniz?