KHK Mağduriyeti Edebiyatı…

 

– Bu aralar para sıkıntısı yaşıyorum.

– Hayırdır?

-Kardeşime yardım ediyorum. Kirasını ödüyor, mecburen para da gönderiyorum.

– Neden?

– Kocası FETÖ’den hapis yatıyor. Kaymakamlık yaparken cezaevine girdi. Mal varlığı donduruldu.

– Pişman mı kardeşiniz ve eşi?

– Yok! Çıkıp hesap soracağız diyorlar.

Bu konuşma, yıllar önce birlikte çalıştığımız bir arkadaşımla aramızda geçti. Buna benzer birçok örneğe şahit olabilirsiniz. Sınava girerken soru çal. Kaymakamlık sınavını çalınmış sorularla kazan. Kaymakamlık yaptığın yerde emirleri bölge abisinden al. İlçede her işi cemaatine ver. Cemaatle birlikte hükümeti devirmeye çalış. Cemaatin askerleriyle darbe yapmayı dene. Bütün bu süreçte başarısız olup hapse girince “mağdur edebiyatı” ile kendine acındırmaya çalış. Bunun adı mağduriyet değil yüzsüz alçaklıktır.

Profesyonel Münafık

Yıllardır birçok köşe yazımda FETÖ ekibinin profesyonel münafık bir ekip olduğunu yazıyorum. İlk gençlik yıllarından itibaren, sürekli ikiyüzlülük yapmayı, kendi cemaat dinlerinin bir hükmü olduğuna inanarak büyüyorlar. Onlar için cemaat adına yalan söylemek ve ikiyüzlülük yapmak sevap ama bizim dinimiz İslam’a göre günahtır. Söyledikleri bu yalanlar ve yaptıkları ikiyüzlülüklerle o kadar yüzsüz ve arsız oluyorlar ki, sabah söyledikleri yalana akşam inanıyor, akşam söyledikleri yalanı sabah inkâr edebiliyorlar. Nasıl olsa cemaat dininde bunu yapmak günah değil sevaptır.     

Mağdur mu?

Ağlaya sızlaya oğlunun KHK mağduru olduğunu yerel siyasilere anlatıp ikna ediyor bir baba. Ankara’da en yetkili mercilere ulaşıyor aracıları. Oğlunun gazete aboneliği ve ByLock yazışmalarında darbe için nasıl gayret ettiğine dair yazışmaları okutuluyor babaya. Baba hem şaşkın hem mahcup hem öfkeli bir şekilde ayrılıyor oradan. Bu olayı anlatan arkadaşım babasının aslında her şeyi bildiğini fakat bilmiyormuş gibi yaptığını söyledi. Benzer farklı bir olayda ise bizzat babanın FETÖ’cü olduğu ortaya çıkar.

Bunları neden mi yazıyorum? Birkaç gündür İslamcı yazar olarak bilinen bazı yazarlar sürekli KHK mağdurlarını gündeme getiriyor. Öyle cümleler kuruyorlar ki, yazdıklarını okuyan tüm dosyaları gördüklerini sanacak. Sanki hâkim ve savcıların gördüğü dosyalardan daha derin bilgilere sahipmiş gibi cümleler kuruyorlar. Duyar kasmak ve birilerinin gözüne girmek için bunu yapanlar var ama daha kötüsü de var. Bunları yapması için bugüne kadar beslenmiş ve büyütülmüş bazı yazarlar, dernekler ve vakıflar var. Yetkililerin de bildiği bu tür oluşumlar deşifre edilip susturulmazsa, profesyonelce algıları değiştirecekler. Vatana ihanet eden alçaklara toplumun merhamet etmesini sağlamaya çalışıyorlar. Soru çalarak makamlara gelmiş hainleri masum göstermeye çalışıyorlar. Çalınmış sorular ile atanıp yıllarca devletten haksız / haram maaş almış kişilerin işten atılmış olması “mağduriyet” değil “ilahi adalettir.”

Gerçek Mağdurlar

Gerçek mağdur arıyorsanız, yıllarca soru çalmadığı için memur olamamış, sürekli hakkı yenmiş gençlere bakın. Aylarca çalıştığı hâlde hiçbir yere yerleşememiş olanlardır mağdur. Bunlar öylesine mağdurdur ki, asla haklarını geri alamayacaklar. Çünkü bu mağduriyeti giderebilecek bir hukuk sistemi hiçbir yerde yok. Haklarını sadece ahrette alabilecek gerçek mağdurlar.   

Merhamet İhanetten Daha Zalimdir.

Profesyonel münafık bir ekiple mücadele etmek zordur. Her kılığa girebilen, yalan söylemeye alıştığı için yüzü kızarmayan hem misyonerlerin hem etki ajanlarının aldığı eğitimleri, cemaatinin dinine hizmet için ibadet aşkıyla yapan bir hain sürüsü var karşımızda. Kendilerini diğer cemaat ve tarikatların kisvesi ile kamufle etmeye devam ediyor bürokraside ve siyasette aktif olan FETÖ’cüler. Anlayacağınız profesyonel münafıklık yapmaya devam ediyorlar.

Böylesine tehlikeli ve alçak bir örgüte merhamet etmek, ülkenize ihanet etmekten daha kötü sonuçlar doğurur. Onların eline fırsat geçince asla merhamet etmeyecekler.

 

Sait Çamlıca
Eğitimci-Yazar

Kaynak Kitap

Teknoloji Çağında Cemaatlerin Bağlama Problemi

Online Sipariş:
Bu yazının alıntılandığı kitabı aşağıdaki sitelerden satın alabilirsiniz.

  1. Sayın Çamlıca, olaya toptancı yaklaşmışsınız. Her KHK’ lı Fetö’cü müdür? Hem bazı yazarları dosyayı incelemiş mi, savcı mı, hakim mi diye eleştiriyorsunuz. Hem de kendiniz maşallah dosyaları yemiş yutmuş gibi genelleme yaparak insanları soru çalmakla, birilerinden emir almakla suçlayarak çelişkiye düşüyorsunuz. Başkalarının dedikodusunu gerçekmiş gibi yansıtıyorsunuz. Varsa yakından şahit olduğunuz somut bir olay anlatınız. Ben etrafımda yaşanan onlarca mağduriyetten örnek vereyim. Toptancılıkla bir yere varılamaz. Hiç mağdur yok öyle mi? Velevki hiç olmadığını farzedelim. Morbeyin mağdurlarını hangi kefeye koyacağız? Morbeyin mağdurlarından yargıda aklanmasına (takipsizlik, beraat kararı almasına) rağmen halen 3 yılı aşkın süredir görevine dönemeyen kamu personelleri var. Bir de bunlar özel sektörde bile mesleklerini icra edemiyorlar. Çünkü sertifikaları iptal edilmiş, meslekleri ile ilgili bir işte çalışmaları KHK’larla yasaklanmış. Öğretmen özel okulda öğretmenlik yapamıyor. Hakim, savcı, avukat özel iş olmasına rağmen avukatlık yapamıyor. Muhasebeci, mali müşavirlik özel iş olmasına rağmen yapamıyor. Ne yapabilir? Lokantada bulaşıkçılık, garsonluk, benzinlikte pompacılık, temizlikçilik. Onu da cesur bir işyeri sahibi bulabilirse. Hiç kimse suça bulamış, darbe teşebbüsüne iştirak etmiş, silah sıkmış, tank yürütmüş, insanları bombalamış kişileri cezalandırmayın diyemez. Bunlar adil bir şekilde yargılansın ve cezası neyse verilsin. Ancak bu bahsedilen olayların dışında kalmış, yasal banka, sendika, dersane gibi olgulardan dolayı da hiç kimse işinden, aşından, özgürlüğünden edilmesin. Bunlar yok mu? Ben size onlarca örnek gösterebilirim. Şimdi bunlar mağduriyet değil mi? Maalesef dindar geçinen biz müslümanların zaafı da budur işte! Adaletli, hakkaniyetli olamamak. Herkesi toptan suçlamak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir