Türkiye’de kaç tane İlahiyat profesörü var?
Kaç tane âlim var?
Topluma yön vermeye çalışan kaç tane aydın var?
Eli kalem tutan, 30-40 yıldır köşe yazısı ve kitaplar yazan, kaç yazarımız var?
Âlimler, aydınlar, yazarlar, profesörler, hocalar, hoca efendiler, şeyhler, liderler… Tek tek hesap yapsak, 5-10 bin kişilik bir liste çıkar karşımıza. Bu insanlar toplumun önünde duran, topluma yön veren insanlar. Söyledikleri dinlenen, yazdıkları okunan, yazdıkları ve söyledikleriyle milletin düşünce dünyasına şekil veren insanlar.
Bu milleti FETÖ tuzağı konusunda hangisi uyardı? Milletin çocuklarını bu alçak tuzak karşısında korumak ve uyarmak için kaç tanesi çırpındı?
Maalesef Birçoğu Sınıfta Kaldı.
17-25 Aralık sürecinden sonra bir kısmı konuşmaya başladı, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra, sesleri çok daha fazla çıkmaya başladı. Maalesef birçoğu sınıfta kaldı. Bu acı gerçek ortadayken, “İlmin feraseti nerde kaldı?” diye sormaya hakkımız yok mu? Hangisinde ilmin feraseti varmış? “Bildikleri hâlde sustular” diyenlere “İlmin izzeti nerede kaldı?” diye sorarım. Bilmeyenin susması normal, bilenin susması ya ihanet ya korkaklıktır.
İhanet içinde olanların bir kısmı tutuklandı, bir kısmı yurt dışına kaçtı, bir kısmı halen kendilerini gizliyorlar. 15 Temmuz darbe girişiminden önce korktukları için susanlar, şimdi her yerde konuşuyor. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra konuşmak, cesaret değildir. Malumun ilamıdır sadece.
“Fethullah Gülen Fıkhını Anlamak” gibi kitap yazan akademisyenlerimiz de oldu, “Bir gönül insanı Fethullah Gülen” diyerek millete Fethullah Gülen’i sevdiren aydınlarımızda oldu. Aynı kişiler bugün FETÖ aleyhinde her hafta bir şeyler yazıyor, milleti uyarıyor!
10 sene önce bu kitapları okuyup etkilendiği için FETÖ ekibine dahil olan gençlerin vebali, bu kitapları yazanların boynunda değil mi? Bazıları daha arsız. 10 sene önce Fethullahçıları öven bir kitap yazmış, 15 Temmuz’dan sonra FETÖ’yü eleştiren bir kitap yazıyor. Bu adamların bazıları “profesör” bazıları “aydın” ve fikir adamı olarak bilinip tanınıyor. Maalesef halen televizyon kanallarında milleti aydınlatmaya devam ediyorlar!
Fısıldayanlar Vardı…
FETÖ ekibinin bir ihanet şebekesi olduğunu dillendiren bazı âlimler vardı. Ancak onların da önemli bir kısmı, bildikleri hakikatleri sadece fısıldayarak söylemeye cesaret edebiliyordu. Dost muhabbetlerinde söylüyorlardı gözlemlerini. Konuya dair makale veya kitap yazmaya cesaret eden pek çıkmıyordu. Sebebini sorduğunuzda “Ben onlarla uğraşamam, başıma iş açmak istemiyorum” diyenleri biliyorum. Toplumun önünde duran kişiler, başıma iş açmak istemiyorum diye bildiklerini saklarsa, milletin başına gelen 15 Temmuz gibi belaların önüne nasıl geçilecek?
Bilmek Sorumluluktur
Bilmeyeni değil, bileni sorguluyorum. Bilmek, sorumluluk sahibi olmaktır. “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” âyeti, bilenin bilmeyen-den daha fazla sorumlu olduğunu hatırlatır bize. Öğrenen öğretmekle, anlayan anlatmakla, bilen bildirmekle sorumludur.
15 Temmuz sürecini, öncesi ve sonrası ile Diyanet İşleri Başkanı olarak yaşayan Sayın Prof. Mehmet Görmez Hoca, emeklilik konuşması yaparken, mahcubiyetini şöyle dile getirdi. Diyanet teşkilatı, bir daha sapkın hiçbir dini yapı konusunda, 40 yıl gecikmiş olmanın mahcubiyetini yaşamamalıdır.
Sadece Diyanet İşleri Başkanlığı değil, ülkemizde, milletin vergileriyle maaş alan akademisyenler, hocalar, aydınlar ve eli kalem tutan yazarlar da bu mahcubiyetten nasibini almalı. Milletin vergileriyle maaş alıp milletini uyarmamak, en hafif ifadesiyle gaflettir.
Keramet Ehli!
Kerametleri olduğuna inanılan insanlar, 15 Temmuz’a kadar keramet gösteremediler! Geleceği görme kerametleri, 100 yılın en büyük fitne hareketini görmelerinde bir işe yaramadı. Millet darbeyi bastırdıktan sonra utanmadan konuşmaya başladılar. Bazıları o kadar arsız ki, “Cumhurbaşkanı’nın uçağını düşürecektiler. Bizim şeyhlerimiz korudu” diyebiliyorlar.
40 yıldır çalışmayan keramet, darbe gecesi uçağı korumak için çalışmaya başlamış. Keramet tüccarlığını meslek edinenlerin, ne kadar utanmaz ve arsız olduklarını, bu süreçte çok daha iyi gördü millet.
Dünü Kaybettik, Ya Geleceğimiz?
Âlimlerimizin büyük bir kısmı FETÖ konusunda sınıfta kaldılar. Günahları çok büyük. Günahlardan arınmanın yolu tövbe etmek ve aynı günahı bir daha işlememektir. Önemli bir kısmı hata yaptıklarını itiraf edip milletten özür diledi. Pişmanlık konusunda samimi olanlar, aynı hatayı tekrar etmemeli.
FETÖ dışında ‘İslam’a hizmet’ kılıfı ile milletten para toplayan, milleti kandıran ve geleceğimizi karartmak için çalışan başka dini bir yapı yok mu?
Varsa kimlerdir? Bunlara karşı milleti uyarıyor musunuz? “Başıma iş almak istemiyorum” diyerek yine susacak mısınız?
Suya sabuna dokunmak istemeyenlere bir hatırlatma:
Suya sabuna dokunmadan temizlik yapılamaz. Suya sabuna dokunmaktan korkanlar yüzünden ortalık pislikten geçilmiyor.
Sait Çamlıca
Eğitimci-Yazar