‘Recep Tayyip Erdoğan’ın Önündeki Tarihi İki Fırsat’ başlıklı bir köşe yazısı yazmıştım 2019 yılında. Bu köşe yazısı için beni her iki kesimde eleştirmişti. Yazımda Ak Parti’nin başarılarından bahsettiğim için eleştirenlerde oldu, Ak Parti’nin mutlaka yapması gerektiğini düşündüklerim yüzünden de eleştirenler oldu. Bir yazı yazarken ne takdir almak ne tenkitten kaçmak gibi bir ölçüm hiç olmadı. Bu köşe yazım için de tebrik eden de olacak tenkit eden de.
Gençler ve Siyaset
Gençler genelde siyasette kullanılmıştır. Sağ-sol kavgalarında gençler birilerinin emellerinin maşası olmuştu. O gençlerin kimi mezara kimi cezaevine girdi. O kavgadan yara almadan çıkabilenler ‘Bırakın kavga etmeyi, kendinizi yetiştirmeye bakın’ diye nasihat etti kendilerinden sonra gelen gençlere.
İnsanlık tarihinde ilk defa ‘Sosyal Medya Çağı Gençliği’ ile karşı karşıyayız. İster Z Kuşağı deyin onlara ister başka bir isimle adlandırın. Bu gençler kendilerinden öncekilere hiç benzemiyor.
2023 seçimlerinde 2005 doğumlu gençler sandığa gidecek. İlk defa oy kullanacak 2002-2005 arası doğan binlerce genç. Peki, ama bu gençler kime oy verecek? Hangi kriterlerle sandığa gidecekler?
Gençler şımarık, gençler nankör, gençler kıymet bilmiyor diyenler, gençleri anlamayanlardır. Sosyal Medya’da Tiktok saçmalıklarına kendini kaptırmış küçük bir grup genç üzerinden değerlendirme yapanlar, her şeyin farkında olan koca bir kitleyi gözünden kaçırır.
Aşiret Ağası Kalmadı
Teknoloji her eve girmeden önce, özellikle Güneydoğu’da aşiret ağaları aday olurdu her seçimde. Aşiret ağası hangi partiden aday olursa, o aşiret üyelerinin çok büyük bir kısmı o partiye oy verirdi. Yeni yetişen nesil, bırakın aşiret ağasının aday olduğu partiye oy vermeyi, aşiret ağasını bile tanımıyor.
Gençler artık hiçbir parti için çantada keklik, sandıkta oy deposu değil. Değil aşiret ağasının partisine, anne babasının oy verdiği partiye bile oy vermeyen birçok genç var. Bu gençler Cumhuriyeti biz kurduk diyenlere de oy vermeyecekler, yolları biz yaptık diyenlere de oy vermeyecekler. Türk veya Kürt etnik yapısını öne çıkartmak, yeni nesilden oy almak için yeterli olmayacak. Muhafazakar ailelerin devrimci çocukları da var artık, devrimci ailelerin muhafazakar çocukları da.
Her partinin bir kemik oyu vardır. Tüm partiler kendi kemik oylarını alacaklar ancak bu oylar hiçbirine tek başına iktidar olmak için yetmeyecek.
İHL Öğrencileri Arka Bahçe Değil
2019’da yapılan İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimleri yenilenince, yarışan iki adayın partileri ve teşkilatları tüm güçleriyle İstanbul’a asıldılar. O dönem yaşanmış bir olayı anlatarak, gençlerin hiç kimse için çantada keklik olmadığını göstermek istiyorum.
Ak Parti teşkilatları, Milletvekilleri ve Belediye Başkanları dahil, tam kadro yenilenen İstanbul seçimlerini almak için sahaya inmişti. Karadeniz’den gelen bir Ak Parti Milletvekili, İstanbul’da bir Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileriyle okulda program yapmış. Her siyasetçide olduğu gibi, okul bile olsa, karşısında gençleri bulunca siyaset yapmış. Konuşmasının sonunda gençlerle soru-cevap faslı yapılmış. Soru sormak için ayağa kalkan bir son sınıf öğrencisi ‘Biz İmam Hatip Lisesi öğrencisiyiz diye Ak Parti’ye oy vermek zorunda mıyız?’ diye sormuş. Milletvekili ne dediyse kız öğrenciyi ikna edememiş. Bu gençlerin derdi, beklentisi ne o zaman? Bu soruya cevap vermeden önce başka bir hatıramı anlatayım.
Adalet Kalkınmayı Gölgeliyor!
Bir arkadaş grubu beni birkaç kişiyle tanıştırmaya götürdüler. Semaver hazırlanmış, muhabbet başlamıştı. Sohbet ortamına girmeden önce, orada bulunanlar hakkında bana bilgi verilmişti. Ortamda Ak Parti yöneticileri de vardı, aileden CHP’li olan da. Bazıları siyasette aktif olmasa bile, 1980 öncesinin yıllarca hapis yatmış ülkücüleri de vardı, kendisini halen komünist diye tanımlayan da.
Üç saate yakın bir süre birçok konu ve hatıra anlatıldı. Günlük siyasetten, Türkiye’nin geleceğine kadar birçok başlık konuşuldu. Yaşadıkları tecrübelere binaen fikirlerini öğrenmek için sorduğum sorularda oldu, Türkiye’nin birçok şehrinde konferans vermiş biri olarak gözlemlerimi de paylaştım.
Hepimizin ortak gözlemi, siyasette yükselenlerin alçaklıkları oldu. Makam sahibi olunca değişenleri, yapılan yolsuzlukları, adam kayırmaları hepimiz dillendirdik. Sağcı, solcu veya CHP, MHP ve Ak Parti ayırımı yapmadan, herkesin ortak şikayet noktası yolsuzluklar ve bu yolsuzlukları yapanların yanına kar kalması oldu.
Sohbetin sonlarına doğru Ak Parti iktidarının Cumhuriyet tarihinin en büyük hizmetlerini yaptığını, Türkiye’nin resmen kabuk değiştirdiğini, devlet kurumlarının ve hizmetlerinin birçok gelişmiş ülkeden daha iyi olduğunu söyledim. Orada bulunan herkes bunu kabul edip takdir etti.
Ortamdan ayrılınca arkadaşıma ‘Adaletsizlikler kalkınmayı perdeliyor’ dedim. Çünkü üç saate yakın süren muhabbetin, sadece %20’si kalkınma ve yatırımlar üzerine olurken, % 80’i adaletsizlikler üzerine oldu. Türkiye’yi baştan aşağı altın ile süslenmiş yollarla bile donatsanız, her şehirde konuşulan adaletsizlikler ve adam kayırmalar engellenmezse, milletin gözü yolu görmüyor yolsuzlukları konuşuyor. Adalet duygusu zedelenen insanlar, evlerine özel Ambulans bile gönderseniz, size oy vermiyor.
Hangi Parti Dürüst?
Yolsuzluk ve adam kayırma ile ilgili örnek verince parti ayırımı yapmak doğru değil. Türkiye’de hiç yolsuzluk yapmayan partiler, ellerinde hiç Belediye Başkanlığı olmayan partilerdir. Ellerinde Belediye Başkanlığı ve güç olan partiler için söylenecek söz ‘al birini vur ötekine’ sözüdür. ‘İçlerinde dürüst olan yok mu?’ diye sorulunca ben ‘dürüst ve hiç yolsuzluk yapmayan parti yoktur, dürüst olan şahıslar vardır her partide’ diyorum.
Al birini vur ötekine derken, ne demek istediğimi anlatan bir örnek vereyim. İstanbul Büyükşehir Belediyesini CHP kazanınca, CHP’li bir İlçe Başkanı, Ak Parti İlçe Başkanına ‘Biz 25 yıldır Büyükşehir Belediyesinden uzağız. Nasıl iş alacağımı nasıl para kazanacağımı bilmiyorum. Gel seninle birlikte iş alalım ve parasını paylaşalım’ demiş. Meydanlarda birbirine hakaret edenler, menfaat paylaşımı olunca birlikte çalıp paylaşalım diyebiliyorlar. Güneydoğu’da inşaat ihalelerini alan bazı firma sahiplerinin iki karşıt parti milletvekillerinin ortak şirketi olduğunu gençler biliyorlar.
Gençler Farkında
Babasının aldığı maaş ile elde ettiği servet arasında ki uçurumun farkında gençler. Ak Parti, CHP, MHP, HDP fark etmiyor. Büyük bir kısmının aldığı maaş ile edindiği servet arasında uçurum var. Siyasette aktif olan anne, baba veya başka bir akrabasının televizyona çıktığında söyledikleri ile evde yakınları arasında konuştuklarını duyuyor gençler. Sosyal medya paylaşımlarındaki siyasetçi ile evdeki siyasetçi arasında ki farkı bilen gençleri, gülücüklerle süslediğiniz yapmacık paylaşımlarınızla ikna edemezsiniz.
Kime Oy Verecekler?
2002 – 2005 arası doğmuş olan gençler 2023 yılında ilk defa oy kullanacak. Televizyon ekranlarında veya sosyal medya platformlarında yapılan paylaşımlar gençleri çok etkilemiyor. Bir Ak Parti’li yetkilinin bir CHP Belediye Başkanının yolsuzluklarını gündeme getirmesini ciddiye bile almıyor gençler. Bir CHP yetkilisinin bir Ak Parti yöneticisinin ahlaksızlığını dile getirmesinden de etkilenmiyor.
Önümüzdeki süreçte bir parti Genel Başkanı, kendi partisi içerisinde yolsuzluk yapan kişileri ifşa edip savcılığa şikayet ederse, o parti karlı çıkacak. Kendi hırsızını kendisi ifşa edip hesap soran kazançlı çıkar. Kendi içindeki ahlaksızlıklarla mücadeleyi, rakibinin ahlaksızlığı ile mücadeleden daha çok önemseyen parti, diğer partilerden daha karlı çıkacak.
Gençlerin oylarına talipseniz, dürüst olun.
Gençlerin oylarına talipseniz, onların gözlerinin içine baka baka yalan söylemeyin.
Gençlerin oylarına talipseniz, hamasetten uzak durun.
Gençlerin oylarına talipseniz, yaptıklarınızdan daha çok yapacaklarınızı anlatın.
Son olarak şunu çok rahatlıkla söylerim:
Gençler, kendilerinden oy isteyenlerden daha dürüst, daha temizler.
İyi ki gençler var.