Allah ömür verir ve ciddi bir sıkıntı yaşanmazsa, Recep Tayyip Erdoğan 2028 yılına kadar Türkiye gemisinin kaptanlığına devam edecek. Tarihi bir dönem içerisinden geçtiğimizin birçok insan farkında değil. Son yüzyılın, sadece Türkiye tarihine değil, Dünya tarihine de adını yazdırıyor Recep Tayyip Erdoğan. Güçlü iktidar, güçlü lider, güçlü yönetim ile yüz yıllık birikmiş sıkıntılarımızı gideriyor, geleceğe daha emin adımlarla yürüyoruz elhamdülillah.
Yarınlarımız için önümüzdeki fırsatlar ne kadar büyükse, tuzaklar da bir o kadar büyüktür. Güçlenmemize dostlarımız ne kadar seviniyorsa, düşmanlarımızda o kadar sinirleniyor, bileniyor ve bizi çukura düşürmek için hazırlık yapıyorlar. Çınar ağacı gibi güçlü yapıları dış müdahale ile yıkmak zordur. İçten çürüme, dış müdahaleden daha çabuk yıkar çınar ağaçlarını. Daha doğrusu içten çürüme dış müdahalenin işini kolaylaştırır.
Tarihin önemli kavşağı
Öyle bir zaman dilimden geçiyoruz ki, 1400 yıllık İslam tarihi, 600 yıllık Osmanlı Medeniyeti, 100 yıllık Cumhuriyet tecrübesi sonrası en önemli kavşaktayız. Bu kavşakta doğru kararlar vermezsek, böyle bir fırsat belki 50 yıl daha elimize geçmeyecek.
Uzun yıllar Saltanat ile yönetilmiş bir coğrafyada, seçimle iş başına gelen ve en uzun süre iktidarda kalan bir hareketin lideridir Recep Tayyip Erdoğan. Eli bu kadar güçlü olan bir lider elindeki bu fırsatı mutlaka değerlendirmeli.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidar dönemlerinin en uzun seçimsiz dönemine girdik. Bu dönemde yapılması gereken birçok iş var. Ancak işlerin daha sağlıklı yürümesi için iki önemli adımı acilen atmalı Devlet. Yolsuzluklarla mücadele ve devlet içerisinde paralel devlet olmaya çalışan diğer cemaatlere operasyon.
Yolsuzluğun yolu kapatılmalı
Yolsuzluk, kim tarafından yapılırsa yapılsın, milletin malını, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yemektir. Herkesin bildiği ama konuşmak istemediği şeylerden birisi de yolsuzluk ve rüşvet olaylarıdır.
Birçok Belediye Başkanı görevden alındı veya yeniden aday yapılmadı. Sebepleri üzerinde birçok söz söylendi. Masum iseler neden görevden alındılar, suçluysalar neden hesap sorulmadı? Hesap sorulmayınca, milletin adalete olan inancı zedeleniyor.
Parti içerisinde yolsuzluk yapmış, makamını kötüye kullanmış insanlara mutlaka hesap sorulmalı. Yaptığı yanına kar kalanlar çoğaldıkça, çalışmak için değil çalmak için yarışanlar çoğalıyor.
Minareyi çalan kılıfını uyduruyor. Kılıf içerisinde saklanan minareyi görmek için aldığı maaş ile edindiği servet arasında uçurum olan Belediye Başkanı, Amir, Memur veya Bürokratlara hesap soracak bir hukuk sistemine ve siyasi iradeye ihtiyacımız var. Evrak üzerinde hiç yolsuzluk yokmuş gibi göstermeyi öğrenmiş, ‘nasıl olsa hesap sorulamayacak’ düşüncesiyle hareket edenler, bir sonraki kuşağa ‘hizmet etmeyi değil kılıfına uygun yolsuzluk yapmayı’ miras bırakıyor. İsmet Özel ‘Birazda ben Firavun olayım’ mantığı ile çalışan insanları şöyle tarif ediyor, ‘Belki Firavunlar piramitlerini kırbaç altında inleyen kölelerin emekleriyle yükselttiler. Günümüzde olay biraz farklı… Köleler ‘belki ben de Firavun olurum?’ düşüncesiyle piramidin inşasına gönüllü olarak ve tebessüm ederek katılıyorlar’
Yolsuzluğun yolu kesilmezse, yolsuzluğu yol edinmiş olanlar ‘birazda ben yolumu bulayım’ düşüncesiyle daha çok yolsuzluk yapmaya devam edecekler. Daha çok hizmet etmek için değil daha çok yolsuzluk yapmak için yarışanların çoğalmasının suçlusu, yolsuzluğun yolunu kesmeyenler olacak. Şu anda bu yolu kesme ve yolsuzluk yapanlardan hesap sorma gücü, nerdeyse sadece Recep Tayyip Erdoğan’da var. Milletin elinde, oy vermekten başka bir güç yok.
Devlet içinde devlete engel olunmalı
Yüz yıllık tarihimizde, en büyük iki insan kaybımız oldu. Bunlardan birisi Çanakkale Savaşı ve Kurtuluş savaşı yıllarımız diğeri FETÖ olayı. Geçen yıllarda ‘Çanakkale savaşından sonraki en büyük insan kaybımız’ başlıklı bir makale yazmıştım. Öyle bir zaman diliminden geçiyoruz ki, bizim bir daha insan kaybına tahammülümüz ve zamanımız kalmadı. Yeni yetişen neslin, yeni bir FETÖ ekibi tarafından kullanılıp heba edilmesine mutlaka engel olunmalı.
Cemaatler eliyle, insan kaynaklarımızın ve devlet imkanlarının elimizden alınıp bize karşı kullanılmasının önüne geçmek ve yeni bir FETÖ belası yaşamamamız için, güçlü cemaatlere ciddi bir darbe vurup kontrol altına alınmalı. Devlet içinde devlet olmaya çalışan cemaat ve tarikatlara, açıktan veya gizli, mutlaka bir operasyon yapılmalı. Devlet içinde nasıl kadrolaştıklarını, köşe başlarını tutmak için neler yaptıklarını, yeni yetişen nesli ellerine almak için nasıl projeler yaptıklarını herkes biliyor. FETÖ gibi devleti ele geçirmek için harekete geçmemiş olmalarının tek sebebi, kendilerini yöneten güçlerden henüz emir almamış olmalarıdır. Diğer cemaat ve tarikatların FETÖ’den bir farkının olmadığını nerdeyse herkes biliyor ama korkusundan konuşamıyorlar.
Bu kadar güçlü bir iktidar ve bu kadar güçlü bir lider yönetimi bu ülkede bir daha ne zaman olur bilemiyoruz. Bu güç bizi bu günlere nasıl getirdiyse, inşallah geleceğimizin en büyük bu iki tehlikesine karşı da tedbir alır. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, tarihin eline verdiği bu mührü, Türkiye’nin ve İslam coğrafyasının geleceği için mutlaka kullanmalı.