Çivi Bile Oynamadı

17 Ağustos 1999 depreminde yüzlerce bina yıkılıp binlerce insan öldü. Resmi rakamlara göre depremde 18 bin 373 kişi hayatını kaybetti. 364 bin 905 konut ve işyeri de hasar gördü. Deprem merkezine yakın olmasına rağmen bir tane çivinin bile oynamadığı bir ilçe oldu. Herkesin dikkatini çeken bu yer, Kocaeli’nin Dilovası ilçesine bağlı Tavşancıl’dı.

Birçok haber kanalı Tavşancıl’da hiçbir evin hasar görmemesi ve tek bir kişinin bile yaralanmaması konusunu araştırıp haber yaptılar. Meselenin özeti; şehri yöneten insanların bilim insanlarını dinleyip, onların tavsiyelerine harfiyen uymuş olmalarıdır.

Habere göre süreç şöyle gelişti:

İzmit Körfezi’nin kıyısındaki bu yerleşim yeri 1987’de belde belediyesi oldu. 1989 yerel seçimlerinde belediyenin başkanlığını Salih Gün kazandı. Daha sonra milletvekili de olan ve 2022 yılı başında Covid nedeniyle hayatını kaybeden Gün, başkan seçildikten sonra imar planı için Kocaeli Üniversitesi’nden bilim insanlarına başvurdu.

Bilim insanları hazırladıkları zemin etüt raporunda deprem riskine dikkat çekti. Beldenin Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde yer aldığı belirtilerek, buna uygun bir plan çizildi. Gün tam da bu rapora uygun adımlar attı. BBC’ye konuşan mahalle sakinleri Gün’ün o zaman tepki görse de en fazla üç katlı binalara izin verdiğini belirtti.

Taviz Vermedi

Genelde evler iki katlı ve birbirlerine yakın değildi. Mahalle sakinleri, o zaman evine çatı katı atmak istediklerinde bile buna izin alamadıklarını hatırlattı. Mahalle sakinleri ısrarlarına rağmen hiçbir şekilde izin alamadıklarını ve bu nedenle Gün’e o süreçte tepkilerin yükseldiğini söyledi.

Salih Gün’ün kızı Nida Gün Dönmez de bu nedenle en yakın arkadaşlarının bile babasına küstüğünü anlattı. Dönmez, dedesinin kendi evine bir kat daha atmak istediğinde bile babasının buna “Burası deprem bölgesi, kesinlikle olmaz” diyerek engel olduğunu hatırlattı.

Depremden Sonra Hak Verdiler

Hem Nida Gün Dönmez hem de mahalle sakinleri, imar konusundaki sert tutumundan dolayı Salih Gün’e tepki gösterenlerin ağır yıkıma neden olan depremden sonra kendisine hak verdiklerini anlattı.

Gün’e hak verenler bununla sınırlı değil. Prof. Uğur Kaynak yetkililerle hasar tespiti için çalışırken, Tavşancıl’la ilgili şahit olduğu bir telefon görüşmesini hatırlattı. Kaynak’a göre Tavşancıl’da hiçbir ölü ve yaralının olmaması ve tek bir evin bile hasar almaması yetkilileri o kadar şaşırtmış ki “Orası Kütahya Tavşanlı mı yoksa Diliskelesi Tavşancıl mı” diye sormuşlar.

Gün Gitti Gevşeme Başladı

Gün’den sonra imar planının gevşediğine dikkat çekildi. Bir mahalle sakini, yeni belediye başkanlarının daha fazla oy için imar planındaki o katı tavırdan vazgeçtiğini ve kaçak yapılaşmanın arttığını söyledi.

Bilim insanları, bu bölgedeki fay hatlarının 30-40 yıl arasında deprem ürettiğini ve bu nedenle Tavşancıl’da olduğu gibi doğru adımlar atılmasını istedi. Prof. Kaynak, Salih Gün gibi “Bilim ne derse uyarım” diyen yöneticilerin çok az olduğunu vurguladı.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi’nden Doç. Dr. Doğan Kalafat da görüştükleri belediye başkanlarına Tavşancıl’ı olumlu örnek olarak gösterdiklerini belirtti. Kalafat’a göre Gün’ün taviz vermemesi depremin bertaraf edilmesini sağladı. Yeni bir depremin muhakkak olacağını belirten Kalafat, “Belediye başkanları hiçbir şekilde taviz vermemeli” dedi.

Alınacak Dersler

Belediye başkanlığı yapan insanların asıl eğitimlerini ve mesleklerini bir araştırın. Birçoğunun yöneticilik, şehircilik gibi alanlarda bilgisi ve uzmanlığı olan insanlar olmadığını göreceksiniz. Belediye başkanı olmak için mesleki tecrübe ve diplomanın bir önemi yok. Yeterince oy alan herkes belediye başkanlığı makamına oturabilir. Akademisyen, avukat, doktor, mühendis, baytar, öğretmen, esnaf, çiftçi, imam veya futbolcu olmanız fark etmiyor. Kazanacak olan partiden aday olmayı başarmışsanız, o il veya ilçenin en az beş yılını siz yönetirsiniz.

Belediye başkanlığı makamına oturduktan sonra bir imzanızla tarlayı arsaya, arsayı mahalleye dönüştürebilirsiniz. Bir imzanızla iki katlı binaları dört katlıya çıkartabilirsiniz. Bir imzanızla bataklığı kurutup, parselleyip arsa olarak satar, bataklıktan yeni bir mahalle oluşturabilirsiniz. Herşey tek bir imzanıza bakar. Belediye başkanlığını kazanan parti olduğunuza göre meclis üyeleri de sizin imza attığınız yeri çoktan imzalamış olur. İktidar partisinin belediye başkanı olmuşsanız, şikayetler üzerine gelen müfettişler bile aleyhinizde pek işlem yapmıyor.

Tek bir adam, bir şehri ihya da edebilir imha da edebilir. Türkiye gibi deprem kuşağında yaşayan bir ülkenin en temel problemlerinden bir tanesi de budur. Kaç tane belediye başkanı en yakın arkadaşlarının istekleri ve menfaatleri karşısında dik durabilir? Kaç tane belediye başkanı, tavşancıl belediye başkanı rahmetli Salih Gün gibi, babasının kat çıkma isteğine bile hayır diyebilir? Rüşvet karşılığına tarlayı arsaya çevirme fırsatçılığına karşı, kaç tane belediye başkanı omurgalı bir duruş sergileyebilir?

Hangi meslek grubundan olursa olsun, işini doğru ve dürüstçe yapmak isteyen belediye başkanları, Tavşancıl örneğinde olduğu gibi, alanının uzmanlarından destek alırsa doğru kararlar verebilir. Asıl mesleği doktorluk olan bir insan şehir planlama ve yönetiminden anlamaz. Bir öğretmen, avukat veya eski bir imam belediye başkanlığı koltuğuna oturunca, her konudan anlıyormuş gibi, kendi kararlarını vermeye çalışıyor. Verdiği yalnış kararların bedelini o şehirde yaşayan bütün insanlar ödemek zorunda kalıyorlar. Eski belediye başkanları genelde başkanlık yaptıkları şehirde uzun süre ikamet etmek istemiyorlar.