Sultan Fatih daha yirmi bir yaşında bir delikanlı iken, çağ açıp çağ kapatmayı, İstanbul’u fethetmeyi, gemileri karadan yürütmeyi nasıl başardı?
Bir eğitimci olarak bu sorunun cevabını çok düşündüm. Bu kadar genç yaşta bu kadar büyük başarılar elde etmeyi nasıl başardı Sultan Fatih? Anne babası ve hocaları onu bu kadar iyi yetiştirmeyi nasıl başardı? Ellerinde sihirli bir değnek mi vardı?
Yirmili yaşlardaki gençlerimizi (gençliğimizi) düşünüyorum. Bu yaşlardaki gençlerimiz ya Üniversiteye hazırlanıyorlar ya askerde oluyorlar ya da üniversitede okuyorlar. Bir kısmı da askerliği tecil etmek için veya okumayı dışardan da olsa sürdürebilmek için açık öğretim fakültesine devam ediyorlar.
Sorun gençlerin mayasında mı yoksa onları yetiştirmek gibi büyük bir sorumluluğu olan biz büyükler de mi?
Fatih Sultan Mehmed’in hayatını okurken en çok dikkatimi çeken olaylardan bir tanesi de, babası tarafından daha on dört yaşında tahta oturtulmasıdır. Daha çocuk yaşta bir insanı niçin tahta geçirirler? Koca devleti bir çocuğun omuzlarına yüklemek çok anlamsız geliyor ilk bakışta.
Evladına, daha on dört yaşında olduğu halde, “bir devleti yönetebilecek kadar iyi yetiştin sen!” mesajını veren bir babanın oğlunun, çağ açıp çağ kapatabilmesine şaşırmamak lazım.
İyi yetişmiş bir evlat ve padişah olduğunun en büyük ispatlarından birisi de babasını tekrar tahtın başına çağırırken kullandığı cümledir. “Eğer ben padişahsam, emrediyorum! Ordunun başına geç! Eğer sen padişahsan, zaten görevin bu! Ordunun başına geç!”
Benim derdim, zaten tüm dünyanın hayran olduğu, çağ açıp çağ kapatan bir padişahın hayatından kesitler sunmak değil. ‘Bugünün gençleri ile Sultan Fatih’in yetişme süreci arasındaki en temel fark ne?’ sorusuna cevap aramak niyetindeyim.
İşin Sırrı Adam Yerine Koymaktır…
Biz yetişkinler gençlerimizi ne kadar adam yerine koyuyoruz?
Bu ülkede kaç tane baba, yeni bir yatırım yaparken on dört yaşında oğlunun fikrini alarak onu adam yerine koyar?
Bu ülkede kaç tane anne, evine yeni bir eşya alırken daha on dört yaşında olan kızının fikrini alarak onu ciddiye alır?
Bu ülkede kaç tane öğretmen, daha liseye başlamamış öğrencilere, kendilerinin artık yetişkin bir birey olduğunu hissettirip bu bilinci vermemiz gerektiğinin farkındadır?
Bu ülkede kaç tane eğitimci bu gerçeklerin farkında olmanın yetmediğini bu gerçekleri sadece öğrenciye anlatmanın da sorunları çözmediğini, anne ve babalara da bu gerçekleri anlatmak zorunda olduğumuzu düşünür?
Tayların Yetişmesi
Çocukluğu ve gençliği köyde geçmiş biri değilim. Sadece yazları birkaç haftalığına köyde kalırdık. Ancak köylerde Tayları nasıl yetiştirdiklerini, tavukların civcivlerini yanlarından niçin uzaklaştırdıklarını rahmetli dedemden dinlemiştim.
Bir eğitimci olunca da hatıralarınızın büyük bir kısmı “eğitime bakışınızı” yönlendiriyor.
Hâlâ annesinin peşinde gezen tayların, birkaç aylık olduktan sonra, sahibi tarafından sırtına boş bir sepet asılır. Yük taşımaya alışmaları için her hafta sepetin içine biraz daha ağır bir yük konur. Hiçbir yük olmasa dahi haftada bir sepetlerin içine birer taş daha atılarak Tayın yükü artırılır. Tay’ın sahibi bilir ki hiç yük taşıtmadan büyütülen Taylar, At olunca da Tay gibi güçsüz kalır.
Yirmi yaşını geçtiği halde hala çocuk gibi davranan gençlerin anne ve babalarının (sahiplerinin) yapmış olduğu en büyük hatalardan birisi de budur. Çocuklar büyürken, onları adam yerine koymuyor, büyük muamelesi yapmıyoruz. Kızınca ‘koskoca adam oldun’ diyoruz ama adam yerine koymuyoruz.
Civciv tavuk olmaya başladığını anlamalı.
Evlatlarını koruma konusunda tüm canlılar fedakârlık yaparlar. Ancak çok bilinenlerden bir tanesi de tavukların civcivlerini koruma mücadelesidir. “Korkak tavuk!” gibi korkaklıkla anılma sıfatını üzerinde taşıyan, dünyanın en korkak varlıklarından kabul edilen tavuk bile, etrafında civcivleri varken Aslan kesilir. Kimse kendisine ve civcivlerine yaklaşamaz. Tilki bile saldırsa, civcivlerini korumak için Tilkiye meydan okur…
Evlatlarını, yani civcivlerini bu kadar çok seviyor olmasına rağmen, civcivler biraz büyünce anne tavuk tarafından yanlarından uzaklaştırılır. Kendi ayakları üzerinde durmayı öğrensinler diye anne tavuk civcivlerini kanatlarıyla yanından uzaklaştırmaya başlar.
Anne tavuk bunu yapmamış olsa, tavuk kadar boyu olmasına rağmen, civciv gibi davranan tavuklar yetiştirmiş olur.
Bir genci ne zaman adam yerine koymak lazım?
Bu sorunun cevabını bir eğitimci olarak benim, ya da bir psikoloğun vermesine itiraz edebilirsiniz. Ancak bu sorunun cevabını Allah (c.c) verirse herkes susmak zorundadır.
Soruyu, “Allah insanı ne zaman adam yerine koyuyor?” şeklinde sormakta fayda var. Cevabı çok basit… “Buluğ çağı” veya “Ergenlik dönemi” dediğimiz dönemden itibaren Allah insanı mükellef yapıyor, yani adam yerine koyuyor.
Ne garip değil mi?
Allah insanı adam yerine koyuyor da anne babası ya da öğretmeni adam yerine koymuyor.
Bizim adam yerine koymadığımız evladımızı başkaları niçin adam yerine koysun?
Bizim adam yerine koymadığımız öğrencilerimizi başkaları niçin adam yerine koysun?
Bizim adam yerine koymadığımız gençlerimizi başkaları niçin adam yerine koysun?
Biz adam yerine koymuyorsak, onlar neden adam gibi davransın?
Sait Çamlıca
Eğitimci – Yazar