Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bile, “aldatıldık” demek zorunda kaldığı Paralel Devlet Yapısı (PDY), nasıl bu günlere geldi ve neden uyanamadık sorusuna cevap aramaya çalışacağım. Yazının sonunda söyleyeceğimi başında da söyleyeyim. Bu “truva atı” projesini yapan şeytanî zekâyı kutlamak gerek!
İlkokul Mezunu Vaiz
1970’li yıllarda, otuzlu yaşlarında ilkokul mezunu bir vaiz olan Fethullah Gülen, hitabet becerisi ile vaazlar veriyor. Bu vaazların tamamı, o dönemin en iyi teknolojisi ile kayıt altına alınıp, çoğaltılıyor ve Anadolu’nun birçok şehrinde dinletiliyor.
Konu Fethullah Gülen’in ilkokul mezunu olması değil, aynı dönemde birçok İslam âlimi hayatta olmasına rağmen, hiçbirisinin sohbetleri, vaazları kayıt altına alınmıyor. Mehmet Zahit KOTKU, Gönenli Mehmet Efendi gibi âlimler, Necip Fazıl KISAKÜREK gibi hatipler sürekli sohbetler / konferanslar veriyor. Acemice ve yarım yamalak kayıtlar dışında, hiçbirisinin profesyonel kayıtları yok.
Sadece diyanet teşkilatında görevli yüzlerce tecrübeli müftü, vaiz ve hatip olmasına rağmen, neredeyse hiçbirisinin vaazları kayıt altına alınmamış. Daha otuzlu yaşlarında ilkokul mezunu bir vaiz olan Fethullah Gülen’in vaazlarını, kim neden kayıt altına almaya başlayıp her yerde dinlenip tanınmasını sağladı?
Profesyonel Tiyatrocu
Bütün dilenciler, profesyonel taklit yaparlar. Ağlarken ve yalvarırken ses titretme taklidini ne kadar iyi yapabilirseler, o kadar çok para toplarlar. Fethullah Gülen sürekli ağlayarak vaaz eden nadir hocalardan. Kameraya nasıl oynadığı, bazı videolarında o kadar net görülüyor ki, bugüne kadar neden dikkatlerden kaçtı anlamıyorum. Her hatip, zaman zaman duygulanır. Anlatacağı olayın etkisi, dinleyenlerin tepkisi insanı duygulandırır. Ancak her konuşmasında ağlayan, sesi titreten bir hoca var. Bu adam her vaazında ağlayarak konuşuyor. Son otuz yıl içerisinde tanıdığım hoca veya vaizlerden hiçbirisi bu adam kadar ağlamamıştır ekran karşısında. Kamera kayıtları bitince ne yapıyor bilemem?
“Eğer bir vaiz halkı ağlatmaya, yaka-paça yırttırmaya çalışıyorsa, bilin ki o adam gafildir” diyen İmam Gazali, tiyatronun ne demek olduğunu bilseydi, o tarihi tespitini “…bilin ki o adam tiyatro yapıyor” diye bitirirdi.
1980 Darbe Yılları
Askeri darbe sonrası sadece siyasiler değil, halk nezdinde etkili olan bütün hocalar, hatipler tutuklanmasına rağmen, Fethullah Gülen’i askeri yönetim neden bulamadı? Kim korudu? Vaaz kasetleri her şehirde dinlenen bir hocayı neden tutuklamadılar? Birçok siyasi bağlantısı olan insanların kaçmayı başaramadığı, askerin sinek uçurmadığı o yıllarda, Fethullah Gülen neden yakalan (a)madı?
1980 darbesinin etkisi geçer geçmez, Türkiye’nin her yerine, çok daha hızlı bir şekilde Fethullah Gülen’in vaaz kasetleri yayılmaya başladı. Darbe günlerinde bulunamayan bir adamın kasetlerini kim çoğaltıp dağıtıyordu?
28 Şubat Süreci
Hayatımın hiçbir döneminde, bu cemaatle iç içe olmadım. Babam Said Nursi’nin Risalelerini okuduğu ve kendisini çok sevdiği için ismimi Said koymuşlar (Nüfus memuru sonunu ‘t’ yazmış). Buna rağmen ne öğrencilik yıllarımda ne iş hayatımda cemaatin kurumlarında çalıştım. Sadece birkaç yerde konferansa davet ettiler. Ben de her kurumla yaptığım eğitim konferansını, malum cemaatin kurumlarında da yaptım.
Cemaatin lideri Fethullah Gülen’e, en çok 28 Şubat sürecinde öfkelendim. Kendisine hiç düşmeyen konular hakkında konuşmasına anlam veremedim. Özellikle televizyona çıkıp “Erbakan’a kalbim hiç ısınmadı” demesini hiç anlayamamıştım. Başörtüsü konusundaki tavırları zaten çok ağır tepkiler aldı. Kendisine karşı çok öfkeli olduğum o dönemde, rahmetli Erbakan Hoca’nın “Biz kendisiyle beş vakit namazda bir aradayız zaten” demesi beni susturdu, öfkemi dışa vurmama engel oldu.
Rahmetli Erbakan Hoca neden böyle bir cümle kurdu bilmiyorum. Ya Fethullah Gülen ve ekibinin derin ilişkilerini bildiğinden, yeni bir cephe açmak istemedi veya bu ekibin kimlere çalıştığını fark edemedi.
İHL Binalarıyla Ödüllendirildiler.
28 Şubat sürecinde yarım kalan İmam Hatip Lisesi binalarının neredeyse tamamı, F. Gülen önderliğindeki cemaate teslim edilmiş. Lise yıllarımın geçtiği Tokat / Turhal’da, 1994 yılında Kız İmam Hatip Lisesi inşa edilmeye başlanmıştı. Okul binası bitmeden 28 Şubat süreci yaşandı. Yarım kalan Kız İmam Hatip Lisesi binası, Fethullah Gülen ekibine teslim edilmişti. Kız İmam Hatip Lisesi için inşa edilmiş binamız, cemaat ekibine verilince, “En azından yabancıya gitmedi. Onlar da İslam’a hizmet ediyor” diye düşünmüştü birçok arkadaş. Yabancının sinsi hizmetçisine teslim edildiğini yıllar sonra fark ettik. Meğer gizli ve sinsi bir el, 28 Şubat sürecindeki duruşlarının ödülü olarak, o binaların tamamını cemaate teslim ettirmiş. Türkiye’nin birçok şehrinde, yarım kalmış İmam Hatip Lisesi binaları, Fethullah Gülen önderliğindeki cemaate teslim edilmiş.
Şeytanî Zekâ!
Bu “truva atı” projesini yapan şeytanî zekâyı kutlamak gerek. Düşünsenize; Müslümanlardan İslam’a hizmet için toplanan parayla kurumsallaş, bu kurumlarla dünyayı yöneten sistemlere hizmet et. Müslümanların paralarını al, gençlerini kullan ve uluslararası güçlerin oyununda maşa olarak kullan. 76 milyon vatan evladı içerisinde, bu ekibe para vermeyen insan sayısı, yok denecek kadar azdır. Din gibi, insanımızın en zayıf duygularını çok profesyonel yöntemlerle kullandılar, sömürdüler.
Dünyayı zihinsel ve ekonomik olarak sömüren, “psikolojik harp” konusunda profesyonel deneyimleri olan ekiplerin, cemaat yöneticilerini sadece desteklemeyip bizzat eğittiğine dair dinlediklerimi, devlet yetkilileri de biliyor.
Diğer “Truva Atları” Kimler?
Bu cemaate dair her türlü pislik ortaya döküldü. Millet artık bu cemaat ekibine güvenmeyecek ve hiçbir etkinliğine destek vermeyecek. Öyle görünüyor ki, kurumlarını tek tek kapatmak zorunda kalacaklar.
Benim artık deşifre olmuş Fethullah Gülen ekibinden korkum yok. Beni düşündüren başka sorular var.
Böylesine şeytanî bir plân yapıp, kırk yıl boyunca ilmik ilmik ağlarını ümmet içine ören bir yapılanma / cemaat kuranlar / kurduranlar, bütün yumurtaları tek bir sepete koyacak kadar büyük bir gaflet içinde olabilirler mi?
Bu örgütlenmeye benzer başka örgütlenmeler var mı?
Yıllardır hoca sandığımız başka misyonerler var mı? Varsa kimler?
İslam’a hizmet ettiğini sandığımız ve ümmetin içine sokulmuş başka “truva atı” var mı?
Sait Çamlıca
Eğitimci-Yazar