ÖN SÖZ
Sultan 2.Abdülhamid’e ‘Tarih tekerrür eder mi paşam?’ diye sorduklarında, kulağımıza küpe olması gereken bir cevap vermiş: ‘Tekerrür eden şey, tarih değil hatalardır’. Bu kitap ‘Hatalar tekerrür ederse, Tarih tekerrür eder’ demek için hazırlandı.
Yüzyılımızın en büyük kırılma anlarında birisini yaşadık 15 Temmuz 2016 gecesi. İslam’a hizmet kılıfı altında yetiştirilmiş bir grup asker, darbe girişiminde bulundu. Cumhurbaşkanımızın dirayeti, 250 civarı şehit ve binlerce yaralı vatandaşımızın desteği sayesinde, bu büyük belayı ‘şimdilik’ atlattık.
Şimdilik atlattık ancak bizi dize getirmeye çalışanlar vazgeçmedi. İbn-i Haldun ‘Coğrafya Kaderdir’ der. Yaşadığımız coğrafyanın kaderinden kaçamayız. Bizimle uğraşmaktan asla vazgeçmeyecekler. Yüzyıllarca İslam coğrafyasına liderlik yapmış bir milletin, yeniden dirilmemesi için ellerinden geleni yapanlar, asla vazgeçmeyecekler.
Ne Yaşadık?
Nurcu bir grup, İslam’a hizmet edecek nesiller yetiştirmek için yıllarca gençleri etrafında topladı. Başında Fetullah Gülen, etrafında binlerce okumuş adam, ellerinde yüzlerce eğitim kurumu ve miktarını hesaplayamayacağımız kadar çok para ile 40 yıl çalıştılar. Sonuçta vatanına ihanet eden bir ekip çıktı ortaya. İslam’a hizmet adına ihanet eden bir ekip…
Bu olay sadece siyasetçilerin ders alması gereken bir olay değildir. Psikologlar, sosyologlar, pedagoglar bu süreci iyi analiz etmeli. Çok ciddi çalışmalar yapmalı. Belediyeler, vakıflar ve dernekler sempozyumlar düzenleyerek ‘İslam’a hizmet adına’ darbe yapmaya çalışacak ve kendi milletine bomba atacak kadar uyuşturulan bir neslin, nasıl yetiştirildiğini konuşmalı, tartışmalı ve geleceğimiz için tedbirler almalı.
Paralel Giderken Meridyen Gelmesin!
Bu kitap, derleme yazılardan oluşuyor. 17-25 Aralık sürecinden itibaren cemaat tartışmasına ve 15 Temmuz darbe girişimine dair birçok
yazarın yazdığı yazıları derledim.
15 Temmuz’a götüren hatalarımızdan ders almazsak, daha büyük bir saldırı ile karşı karşıya kalırız. Biz direnme konusunda tecrübe kazandık. Unutmayın ki onlarda saldırma konusunda tecrübe kazandılar. Kaybettikleri cepheden tekrar saldırmayacaklar. Biz sadece o cepheyi koruma altına alıp etkisiz hale getirmeye odaklanmışken, onlar başka cephelerde yığınak yapmaya çoktan başladılar.
Unutmayın, Kökünü kurutamadığınız bir fitne ağacının FETÖ dalını keserek, o ağacın zehirli meyvelerinden kurtulamazsınız.
Hedef Yeni Nesil…
Bu kitabın hedef kitlesi gençlerdir. Yazıları seçerken, gençlerin anlayacağı dil ile yazılmış yazılarla, Akademik yazıları harmanlamaya çalıştım. Yeni bir paralel ihanet çetesi yetiştirmek isteyenlerin her zaman hedefleri gençler olacaktır. Birçok insan henüz farkına varmamış olsa bile, 17-25 Aralık sürecinden çok daha önce yedek gruplar beslenmeye ve büyütülmeye başlandı. Bu gruplar, yeni neslimizi yani geleceğimizi hedef alıyorlar. Kimileri FETÖ ekibi gibi, benim ‘yeni yetme nurcu gruplar’ olarak adlandırdığım gruplar, kimileri farklı cemaat perdesi arkasına kendini saklayan gruplardır.
Sadece şu sorunun cevabını düşünmenizi istiyorum:
FETÖ gibi bir grubu 40 yıl boyunca besleyen Üst Akıl, bütün yumurtaları tek sepete koyma hatası yapar mı?
Biz FETÖ ve ekibini konuşmaya başlamadan çok daha önceden, yeni ekipler oluşturmaya başladılar bile.
Din Tüccarı Din Düşmanından Daha Tehlikelidir
FETÖ tartışması ve kavgası başladığı günden bu yana, ‘Bu tartışma, yüzyılımızın en hayırlı tartışmasıdır’ diyorum çevreme. Çünkü Müslüman-ların gözünün açılması gerekiyordu. Yıllarca Din düşmanlarına karşı mücadele etmeye alışmış olan dindar insanlarımız, Din tüccarına karşı mücadele etmenin önemini, hatta daha önemli olduğunu unutmuştu. Bu tartışma ile beraber Din tüccarlarına karşı uyanık olmamız gerektiğini yeniden hatırladık.
Münafık kafirden daha tehlikelidir. Kafir mert düşman, Münafık namert düşmandır. Din düşmanı mert düşman, Din tüccarı namert düşmandır. ‘Peygamberler, dinsiz bir topluma din anlatmak için değil, toplumda bozulan din anlayışını düzeltmek için gönderilmiştir’ diyor Ali Şeriati. FETÖ tartışması, toplumda oluşmuş / oluşturulmuş olan din anlayışını yeniden tartışmak ve düzeltmek için bize fırsat verdi.
Diğer İslam Ülkelerinde Kaç Tane Fetullah Gülen Var?
Sadece bizim ülkemizde mi var sanıyorsunuz, Paralel Din Yapılanmaları? 1920’li yıllarda Afganistan’da yaşanmış olan Topal Molla olayını ve 2003 yılında Irak’ın işgali esnasında ihanet etmiş olan Kesnizani Tarikatı’nı araştırmanızı tavsiye ederim. Hampher’in hatıraları veya Lawrence’nin 100 yıl önce Ortaoğu’nun dizaynı için oynadığı rolü mutlaka okuyun. ‘Biz Ortadoğu’da 5000 kişiydik’ diyor Lawrence hatıralarında.
Lawrence, Gaziantep’te imamlık yapmış, Ortadoğu ülkelerinde cami vaazları vermiş, hutbeye çıkmış, namaz kıldırmış. Bizler yıllardır Lawrence’yi biliyor ve konuşuyoruz. Peki diğer Lawrence’ler kim? 4999 Lawrence’yi görmemize engel olmak için önümüze hep Lawrence’yi sürmüş olmasınlar? 100 yıl önce 5000 Misyoner ile ümmeti birbirine düşürerek sömürme projesi yapanlar, bugün sadece Fetullah Gülen’le mi çalışıyor? Bugün sadece FETÖ ile mücadele edenler, paraleli bitirseler bile yeni yetme paralel gruplar, ileride başımıza bela olacaklar.
Geçmişten Ders Almadık!
FETÖ kadar olmasa bile, bugüne kadar defalarca ‘İslam’a hizmet kılıfı’ altında aldatılmış olmamıza rağmen, maalesef ders almıyoruz. 28 Şubat sürecinde Ali Kalkancı gibi bir sahtekarı gördüğümüz halde, başka sahtekarlarında olabileceğini düşünmedik.
Son yıllarda kendi kurduğu Televizyon kanalında manken kızları sergileyerek, onlara sürekli ‘maşallah, inşallah’ diyerek teşhir eden Adnan Oktar, Harun Yahya takma ismiyle yıllarca kitaplar yazdı. Dindar grupların gazetelerinin tamamı sayfa sayfa reklamını yaptı bu adamın. Kitaplarını okurlarına hediye ettiler. Dindarların birçoğunun evine bu adamın kitapları girdi. Kendi televizyon kanalında İslam Ahlakına uymayan tavırları görülünceye kadar, adamı ve ekibini İslam’a hizmet ediyor sandı dindarlar.
Hepimiz Günahkarız
FETÖ ekibinin devletin içinde bu kadar büyümesinde hepimizin suçu ve günah var. Polislik sınavı başta olmak üzere, birçok sınavda soru çaldıklarını 15-20 senedir, Anadolu halkının önemli bir kısmı bildiği halde gündeme getirmediler. Özellikle polis olmak isteyenler hep o ekipten destek alıyordu. Bunu bildiği halde susanların gerekçesi neydi? ‘Bari namazlı abdestli çocuklar polis oluyor’ düşüncesiyle sustu birçok insan. Solcu veya Ateist bir gencin hakkını yemenin caiz olmadığını düşünmemenin bedelini 15 Temmuz gecesi ödedik.
Hem Devlet hem Millet, bu süreçten ve yaşananlardan ders almalı. Emaneti ehline verme emri, devlet kadroları için en temel ölçü olmalı. Hangi cemaat olursa olsun, bir devlet kurumuna, bir cemaatin veya tarikatın hakim olmasına izin verilmemeli.
Sait ÇAMLICA
Eğitimci – Yazar