“Konumuzla alakası olmayacak ama, depremden sonra memleketim Van’a, her yerden yardım gelince hem çok şaşırdım hem de çok sevindim” diye söze başladı Vanlı Üniversite öğrencisi. Neredeyse “İyi ki deprem oldu! Yoksa ben, Kürt olmayanların hepsini düşman gibi görmeye başlamıştım!” diye düşündüğüm bile oldu.
Bu sözleri duyunca, yardımlaşma ve paylaşmanın nasıl bir etki yarattığına, bir kez daha şahit oldum. Deprem gibi bir felaketin, paylaşma sayesinde, nasıl bir kardeşlik inşa edebildiğini, nasıl rahmete dönüştüğünü, bir kez daha görmüş oldum.
“Kardeşliğimizi hatırlamak için felâketleri beklemek zorunda değiliz!” diye düşünürken, “Oğlum! Beslenme çantana iki tane çikolata koydum. Birini sen yersin. Diğerini sınıf arkadaşlarından birisine verirsin!” diyen anneyi anlattı bana Samsun’da bir arkadaş. Böylece, yeni bir eğitim yazısının tohumları düştü zihin tarlama.
Muhtaçlığın Ailede ve Çocukta Açtığı Yara!
Evladına ilaç alamayan bir annenin, acıyla inleyen evladının başında çektiği acıyı hiç düşündünüz mü?
“Anne! Ben de teneffüslerde simit alıp yemek istiyorum! Beslenme çantama niçin çikolata koymuyorsun? Her gün aynı şeyleri yemek istemiyorum!” sözüne cevap veremeyen bir annenin yüreğinde yanan yangını, hangi itfaiyeci söndürebilir?
Bir de bu sıkıntıların içinde büyüyen bir çocuk, okul sıralarında, arkadaşlarının yediği yiyeceklerin kokusu arasında kalıyorsa her gün, yiyemediklerini her gün yiyenlere karşı nasıl bir duygu besler?
Okul Sıraları Bir Fırsattır!
Okul sıraları, kardeşlik tohumları ekmek için de düşmanlık tohumları ekmek için de müsaittir. Her ırktan, farklı imkânlar ve çevrelerde büyüyen çocukların, aynı havayı soluduğu yerlerden birisidir, okul sıraları.
Okulda aynı sınıfı paylaşırken, kardeşçe geçinebilen çocuklar, okuldan sonra birbirine giriyorsalar, o sıralarda geçirdikleri yıllarda, kardeşlik tohumlarını sağlam ekememişiz demektir.
Bir oda büyüklüğündeki sınıflarda, kardeşçe yaşayan çocuklar, binlerce km alana sahip ülkede, kardeşçe yaşayamıyorlarsa, kardeşlik tohumları ekme fırsatını iyi değerlendirememişiz demektir.
Beslenme Çantaları, Kardeşliğimizi de Beslesin.
İlköğretim okullarının birinci kademesinde yüz binlerce çocuk okuyor. Anneler her sabah çocuklarına “beslenme çantası” hazırlıyor. Bu beslenme çantaları, kardeşlik tohumu ekmek için önemli bir fırsat olarak değerlendirilmeli.
Evladınızın egosunu beslemek istiyorsanız, beslenme çantasına sadece onun için yiyecek koyun. Evladınızın insanlığını beslemek istiyorsanız, sınıf arkadaşları için de beslenme çantasına bir şeyler koyun.
Kemal Sayar “Kendini tavaf eden hacı!” diye tarif ediyor egosu şişmiş, kendini beğenmiş, şımarık insan tipini. Sadece kendisi için yaşamaya alışan çocuklar, egolarını şişirdikçe kendileri de şişiyor.
Bencillik, insan egosunu büyütür. Paylaşmak, insan-lığımızı büyütmek ve beslemek için çok büyük bir fırsattır. Ne kadar erken başlarsa çocuklar paylaşmaya, o kadar çabuk alışırlar.
Yedirdikçe evladınız büyür.
Paylaştıkça insanlığımız büyüyecek.
İnsanlığını kaybetmiş bir toplumda, siz de evladınız da mutlu olamaz.
Sait Çamlıca
Eğitimci – Yazar