Şiddet olayları denilince, sadece okullar veya gençler konuşulmamalı. Sokakta, evde, mahallede, trafikte artan şiddet olayları, okullara ve gençlere de yansıyor. Okullarda kavgaların arttığı da bir gerçektir. Sadece ülkemizde değil, gelişmiş ülkeler dahil, dünyanın her yerinde öğrenciler arasında kavgalar oluyor. Son yıllarda bu kavgaların artmış olması da sadece bize ait olumsuz bir gelişme değil.
Almanya ve Amerika gibi ülkelerin okullarında da kavgalar, son on yılda, daha fazla yaşanmaya başladı. Okulu basan öğrenciler, öğretmenlerini bıçaklayanlar, sınıf arkadaşlarıyla kavga edenler – bıçaklayanlar, eğitim kurumlarının gündemini meşgul ediyor.
Bu tür tartışmalar, tartışmanın yapıldığı dönemin dizileriyle ilişkilendiriliyor. Hangi dizi gündemdeyse, o dizi suçlanıyor. Sorunu birkaç dizi ile sınırlandırmak, sorunun sebebini daraltır sadece. Silah, kavga ve şiddet içerikli ‘Kurtlar Vadisi’ dizisi gibi, uzun süre gündemde kalan dizilerin elbette bir etkisi olmuştur. Bu tartışmalar “tek bir dizi” ekseninde yapıldığı için sorunun gerçek sebebi üzerinde pek konuşulmaz oldu.
Okullarda şiddetin artmasının çok izlenen birkaç dizi ile hiç alakası olmayan üç farklı sebebi üzerinde herkesi düşünmeye davet ediyorum.
1)Türkiye’de ve Dünya’da şiddetin temelleri çocuklara çizgi filmlerle atılıyor.
Bir dönem çok popüler olan Tom ve Jerry gibi çizgi filmlerde sürekli kavgayı gören çocuklar okula başlayınca yanındaki arkadaşlarıyla “silgi” yüzünden kavga etmeye başlıyor. Walt Disney yapımı çizgi filmlerin nerdeyse tamamında kavga var. Hayvanlar ya kavga ediyor ya da kurnazlık yapıyor. Çocuklar seyrederken eğleniyor, eğlenirken öğreniyor. Eğlenerek öğrenmenin en kalıcı öğrenme yöntemi olduğunu hatırlatmak isterim. Şiddeti, eğlenerek en kalıcı öğrenme yöntemiyle öğreniyorlar.
Henüz okula başlamamış çocuğunu çizgi filmlerin karşısına oturtup komşusuyla rahatça dedikodu yapma keyfini yaşayan anneler, çocuklarının zihninin ne kadar zehirlendiğinin farkında değiller.
Çocukların izleyeceği her şey anne-babaların bilgisi dahilinde olmalı. Dün televizyon ekranında kanal değiştirerek çocukları koruyabiliyorduk. Bugün ellerine verdiğimiz akıllı telefon ve tabletlerin kontrollü kullanılmasını takip etmek zorundayız
2)Hollywood yapımı filmlerin %80’i şiddet içerikli.
Amerikan yapımı filmlerin niçin bu kadar çok şiddet içerikli olduğunu hiç düşündünüz mü? Sürekli bir kavga var filmlerde. Dövüş filmleri, savaş filmleri sinemalardan hiç eksik olmuyor.
Dünyada iki tane medeniyet vardır. Batı medeniyeti ve Doğu medeniyeti. Batı medeniyeti ‘bencil’, Doğu medeniyeti paylaşımcı bir medeniyettir.
Bizim “misafirperverliğimizi” anlamamalarının temel sebebi de bu bencillikleridir.
Bencil insan yumurtasını pişirmek için dünyayı ateşe verir. Ortadoğu’yu petrol için kana buladıkları gibi. Batı medeniyeti zihniyeti ile üretilen ‘Hollywood’ filmleri, bencilliği zihinlere kazıyor.
O kadar bencil ki, sahip olmak istediği şeyleri elde etmek için Ortadoğu’yu ateşe verdikleri gibi, sahip olmak istediği şeyleri zorla almayı da bilinçaltına işliyor. Ölüm, ahiret, Allah’a hesap verme gibi, insanı iç kontrol mekanizması ile durduran mekanizmayı unutuyorsunuz.
3)Türkiye’de şiddetin artmasının önemli sebeplerinden birisi de ailelerin çocuklarını eğitirken ‘merhamet’ bilincini vermemeleridir.
Doğuştan kavgacı çocuk olmaz. İnsan fizikî özellikleriyle doğar ama huyla doğmaz. Paylaşma ve anlaşma duygusunun verilmediği çocuklarda “kavga” alışkanlığı çabuk yerleşir. ‘Evlat katili anne babalar’ başlıklı makalemde bunu anlatmaya çalıştım. Merhamet yoksa zulüm, sevgi yoksa nefret, güneş yoksa karanlık oluşur. Karanlık gelmez, güneş gider. Karanlığın gücü yoktur. Karanlığın tek gücü güneşin yokluğudur.
Bir zamanlar Cüneyt Arkın’ın ‘vizyondaki’ sinema filmini izledikten sonra kapının önünde birbirine “uçan tekme” atan gençler (bugünün babaları) maalesef çocuklarını evlerindeki ekranın, ellerindeki tablet veya akıllı telefonun zehirlemesinden kurtaramıyorlar.
Şiddet içerikli dizilerin masum olduğunu düşünmüyorum. Ancak bu tarz diziler “bardağı taşıran damlalar” kadar suçludur. O bardağı dolduran sebepler üzerinde kafa yormadığımız zaman sorunlardan kurtulmamız mümkün değil.
Bir yarısı Tom ve Jerry ile doldurulan, diğer yarısı Hollywood yapımı filmlerle taşma noktasına getirilen gençlerin ‘kendilerine daha yakın’ gördükleri yerli dizi kahramanları ile coşmalarına şaşmamak gerek.
Bardağı dolduranlara ses çıkartmayıp bardağı taşıranları taşlamak sorunları çözmüyor.
Emperyalizmin gerçek silahlarının medya olduğunu anlamak zorundayız. Dün televizyon ve bilgisayar, bugün akıllı telefon ve tablet…
Akıllı telefon ve tabletlerin aklımızı başımızdan almasına izin vermemeliyiz. Akıllı telefon ve tabletlerin evlatlarımızı elimizden almasına engel olmamız gerekiyor.
Sait Çamlıca
Eğitimci-Yazar