Dindar bir ailede yetişmiş bir lise veya üniversite öğrencisini düşünün. 24 Haziran 2022 tarihinde sosyal medyada “Alimin Ölümü Alemin Ölümüdür” denilerek “Asrın Müceddidi Mahmut Ustaosmanoğlu kalabalık bir törenle defnedildi” diye birçok haber, paylaşım ve resim görüyor. Değer verdiği hocaları, aile büyükleri hatta anne babası bu ve benzeri paylaşımlar yapıyorlar.
Aynı genç akşam elindeki telefon veya tabletle Mahmut Ustaosmanoğlu hakkında bir araştırma yapıyor. Kim bu büyük Alim? Asrın Müceddidi ne demek? Mahmut Ustaosmanoğlu’nun kitapları var mı? Kitaplarında neler yazmış? Bu ve benzeri birçok sorunun cevabını araştıran bir genç, neler bulacak? Buldukları karşısında ne hissedecek? Buldukları ile duydukları arasındaki uçurum ona ne hissettirecek?
Araştırmaya devam ederken, birçok hocasının aslında ölen Mahmut Ustaosmanoğlu gibi düşünmediğini fark edecek. Hatta birçok konuda tam tersi düşünceleri olduğunu anlayacak. Bu sefer değer verdiği hocalarının gözünde değeri kalacak mı?
Gelin, sosyal medya çağında yaşayan bu gencin, gördükleri, duydukları ve araştırdıkları arasındaki farkı birlikte inceleyelim.
Asrın Müceddidi!
Mahmut Ustaosmanoğlu için en çok “Asrın Müceddidi” tabiri kullanılıyor. Bu genç önce “Müceddid ne demek?” diye araştırma yapacaktır. İnternette arama yaptığında şöyle bir tarif ile karşılaşacak; Dilimize Arapça’dan geçen müceddid kelimesi tecdit etmek fiilinden türetilmiştir. Tecdit etmek, yenilemek, düzenlemek, yeniden yorumlamak ve değiştirmek anlamına gelir. Müceddid ise değiştiren ve yenileyen kimse demektir.
Bu tarifi okuduktan sonra “Asrın Müceddidi ne demek? Kimdir? Neye göre seçilir?” gibi soruların cevaplarının peşine koşacaktır. Bulacağı cevapların özeti şunlar olacak; Müceddid yenileyici demektir. Bununla her yüz senede bir, dini yenilemekle manen vazifelendirilen büyük İslam alimleri kastedilir.
Manen vazifelendirilen kişiyi kim neye göre seçiyor gibi soruların cevaplarını asla bulamaz. Bulduğu cevaplar “Bu işler mana aleminde oluyor” gibi cevaplardır. Bu ve benzeri cevaplar, sosyal medya çağında yetişen ve yaşayan gençleri tatmin etmediği gibi güldürür de.
Araştırmaya devam edince, Peygamberimizin “Şüphesiz ki, Allah her yüzyılın başında bu ümmete din işlerini yenileyecek bir müceddid gönderecektir” dediğine dair bir rivayet bulacak. Şayet biraz ilahiyat bilgisi varsa bunun bir rivayet olduğunu, doğru olup olmadığının her zaman şüpheli olduğunu bilecektir.
Diyelim ki temel İlahiyat bilgisi olmayan bir genç bunu okudu. Bu sefer, Peygamberimizin müjdelediği asrın müceddidi olan kişinin, eğitim durumunu ve ilmini araştırmaya başlayacak. İnternet bu tür bir araştırma için yeterince malzeme verecektir gençlere. Klasik medrese eğitimi almış, Diyanet İşleri Başkanlığı’nda İmam olarak görev yapmış, 1995 yılında emekli olmuş bir din görevlisi olduğunu öğrenecek gençler.
İsmailağa Cemaatine yakın kaynaklar, Mahmut Ustaosmanoğlu’ndan bahsederken şöyle uzun bir cümle ile bahsediyorlar; 15. Asrın Müceddidi Gavs-u A’zâm, Delîl-ü Sâlikin (Hak yolcularının rehberi), İmâm-u Zaman, Şeyhül İslâm İsmail Efendi (İsmail Ağa) Camii Şerîfi Emekli İmâm-Hatibi Mahmud Ustaosmanoğlu Efendi Hazretleri…
Asrın Müceddidi’nin Eserleri!
Bir insanı en iyi eserleriyle tanırsınız. Çünkü okuyup yazan insanlar, yazdıklarıyla anılır ve bilinir. Eskiden kitaba ulaşamayan insanlar, o kitabın yazarının fikirlerini bilemezdi. Ancak bugün bir genç, elindeki telefon ile yazarların eserlerinde neler yazdığını öğrenebilir. Asrın Müceddidi yani yenileyicisi, insanlığı kurtarmak için hangi fikirlerini yazmış diye araştırma yapan genç, hangi kitaplar ve cümlelerle karşılaşacaktır?
Arama motoruna “Mahmut Ustaosmanoğlu’nun kitapları” yazıp, görselleri inceleyen bir gencin karşısına ilk önce “Mahmut Efendi Hazretlerinden Duyulan Hikmetli Sözler” adlı kitabı ve “İrşadül Müridin” adıyla yayınlanan kitap çıkar. Bu kitaplar dışında yayınlanmış olan diğer eserlerinin bir kısmı şunlardır; Ruhul Furkan Tefsiri, Sohbetler, Risale-i Kudsiyye, Umre Sohbetleri, Fatiha Tefsiri, Âyete’l Kürsî ve Amene’r-Rasûlü Tefsiri, Kur’an-ı Kerim’in Faziletleri ve Okuma Âdabı, Mektubat-ı Mahmudiyye….
Bu eserlerinde neler yazdığını incelemek için bütün kitapları almasına gerek yok. İnternette dolanan alıntıları bile incelese, şaşkınlık içerisinde kalır. Keşke yeni mezun bir ilahiyat öğrencisi, Mahmut Ustaosmanoğlu’nun eserlerini Yüksek Lisans tezi olarak incelese. Akıl ve Kur’an süzgeciyle o eserleri inceleyen herkes şaşkınlık içerisinde kalır. “Burada yazılanlar Allah’ın dini olamaz” diye düşünür. Umarım önümüzdeki yıllarda böyle bir tez hazırlayan çıkar.
“Mahmut Efendi Hazretlerinden Duyulan Hikmetli Sözler” adlı kitabından birçok söz dolanıyor internette. Sevenleri de sevmeyenleri de paylaşıyor o sözleri. Bu paylaşılan sözleri bir genç okuduğunda ne hissedecek acaba?
- Kızını doktor olarak yetiştirmek Allah’a savaş açmaktır.
- Kadın sokakta gezecek bir şey değildir. Erkeğe gözükecek bir şey değildir.
- Kız çocuğun orta mektepte, lisede işi yoktur.
- Kadınların dükkân açmasını helal görmüyorum.
- Kadından memur olmaz, mektebe gitmez.
- Bana emir verildi, kızını üniversiteye göndereni tarikattan at. Üniversite akrep yuvasıdır.
- Çarşafı olmayan bir kadın, çatısı olmayan harap bir eve benzer”
Bu sözleri okuyanlar ne hissediyordur? Daha önemlisi cenaze merasimine katılanlardan kaç tanesi bu söylenen sözleri kendi hayatında uyguluyor. Uygulanmasına gerektiğine inanan kaç kişi var? Evlatları üniversitede okuyan bir Baba, cenaze vesilesiyle süslü cümleler paylaşıyor sosyal medya hesabından. Mesela “Yetiştirdiği Kur’an talebeleriyle, örnek yaşayışıyla, İslâm’ın büyük hizmetkârı, Muhterem Mahmut Ustaosmanoğlu Hocaefendiye Allah’tan rahmet; İslam Âlemi, Milletimiz ve İsmailağa Cemaatine başsağlığı diliyorum’ veya ‘Değerli alim, hoca, fazıl ve veli insan muhterem Mahmut Ustaosmanoğlu Efendiye Allah’tan rahmet, ailesine ve yakınlarına baş sağlığı ve sabırlar diliyorum” diyor. Babasının bu paylaşımını gören üniversite öğrencisi kızı, gelip babasına sorular sorsa, bu baba kızına nasıl cevap verecek? “Kızım ben öyle düşünmüyorum ama yine de böyle bir paylaşım yaptım” diyebilecek mi?
“Şeyhin şeklini hayal etmek, düşünmek, Hakkın zikrinden daha faziletlidir” diyormuş Mahmut Ustaosmanoğlu. Bu cümleyi okuyan bir genç ne düşünür? Bir yandan Mahmut Ustaosmanoğlu’nun bu cümlesini okuyup diğer yandan anne-babası veya hocasının övgü dolu paylaşımını gören gençler ne hissederler?
Herhangi bir yazar yazdığı kitap için “Bunu yazmamı bana Peygamberimiz söyledi” dese, o kişiyi taşlar veya kafir ilan edersiniz. En azından “din tüccarı yalancı” der ve ondan uzaklaşırsınız. İsminin önüne ‘Asrın Müceddidi’ yazıldı diye “Ruhul Furkan Tefsirini yazmayı bize Resulullah emretti” diyen Mahmut Ustaosmanoğlu ve ekibi hakkında ne düşünür gençler?
İlahiyatlar Sapık Yetiştiriyormuş!
İsmailağa Cemaati İmam Hatip ve İlahiyat karşıtı olarak bilinir. Mahmut Ustaosmanoğlu, sağlığı yerinde olduğu dönemlerde verdiği vaazlarda, bunu defalarca söylemiştir. Kendisinden sonra piyasa vaizi olarak bilenenlerin ilahiyat düşmanlığı zaten biliniyor. Kendi cemaatleri gibi düşünmeyen tüm ilahiyatçılar “sapık” muamelesi görüyor. Cenaze vesilesiyle taziye yayınlayan, cenaze namazına katılan ilahiyat akademisyenleri, öğrencilerinin sorularına cevap verebilecekler mi? “Hocam! Sizin bize öğrettiğiniz din ile İsmailağa liderinin anlattıkları arasında uçurum var. Sosyal medya paylaşımınızda, inanmadığınız bir cümleyi neden kurdunuz? Biz size artık nasıl güvenebiliriz?” diye sorsalar, nasıl cevap verecek ilahiyatçı akademisyenler?
Cübbeli’nin Videoları
Sosyal medyada dolanan bu gençlerin karşısına en çok Cübbeli Ahmed olarak tanınan Ahmet Mahmut Ünlü’nün videoları çıkacak. Bu videoları izleyen gençler ne hissediyordur? Birkaç örnek üzerinden anlatayım.
Efendi hazretlerini Türkiye anlamış değil. Allah anlatsın inşallah. O zaman dostlardan biri, keşfi açık kullardan biri görmüştü. Mevla Teâlâ’nın tecellilerine mazhar olan biri zuhuratta… Ne diyor? Ete kemiğe büründüm, Mahmut diye göründüm. Yani Allah’ın aynasıdır.
Mahmut Ustaosmanoğlu Allah’ın aynasıymış! Bu konuşmayı dinledikten sonra aynaya bakan bir genç ne hisseder? Allah’ın şeyhinin suretinde olduğunu söyleyen Cübbeli Ahmed’i dinleyen bir genç, bunu hoca olan babasına sorunca nasıl bir cevap alır? “Bu şirk değil mi baba?” sorusuna nasıl b,r cevap verecek babası? Ete kemiğe bürünmenin nereden geldiğini araştırınca bambaşka şaşkınlıklar yaşamaz mı? “Ete kemiğe büründü, İsa diye göründü” diyen Hıristiyanları duyunca, bu saçmalığı İslam diye anlatanlara daha çok kızmaz mı?
Nakşibendi Halid’i Kolu!
İnternette en çok paylaşılan videolar, birçok gencin önüne de düşmüştür. Mesela Mahmut Ustaosmanoğlu’nun Azrail’i kovduğunu iddia ediyor Cübbeli Ahmed. Bu videoyu izleyen genç buna inanır mı? Ölüm saatinin Allah tarafından belirlendiğini bilen genç, kime inanacak? Biraz tasavvuf kitapları ve menkıbelerini inceleyenler, Abdulkadir Geylani’nin, sevdiği hizmetçisinin canını aldığı için Azrail’i patakladığını anlatan kitaplara da rastlamıştırlar. Konumuz bu değil tabi.
Başka bir videosunda aynen şunları söylüyor Cübbeli Ahmed; “Yarın ahrette kabirden çıkan bir adamı azap melekleri yakalasa, azaba götürürlerken yaka paça. O adam ‘Ben Nakşibendi tarikatının Halid’i kolundanım’ dese bırakırlar.”
Bu sözlerin neresini düzeltelim? Allah yargılamış. Sorgu melekleri tam cehenneme götürürken Ben Nakşibendi tarikatının Halid’i kolundanım diyerek cennete girecekmiş. Allah o kişiyi yargılarken hangi tarikatın hangi kolundan olduğunu bilmeyerek mi yargılamış ki, son anda hatırlatma ile kurtarıyor!
Kalabalıkla Övünmek Günah Değil mi?
Mahmut Ustaosmanoğlu’nun cenazesine, sağcı veya solcu, birçok siyasetçi katıldı. Türkiye’nin birçok şehrinden cenaze nazmına katılanlar da oldu. Cenaze namazının kalabalık olmasını övünmek için kullanan birçok mürit oldu. Bazıları Ahmet bin Hanbel’den rivayet edilen bir hadis’i paylaşarak kalabalıkla övündü. “Bidat ehline söyleyin; sizinle bizim aramızda nasıl bir fark olduğu cenazelerimizde ortaya çıkar” demiş Peygamberimiz. Bunu okuyup inananlar olmuştur elbette.
“Çoklukla övünmenin dinde yeri var mı?” diye bir araştırma yapan gençler nelerle karşılaşır? Ellerindeki telefon ile araştırma yaptıklarında, karşılarına sadece bir ayet değil bir sure ismi çıkacak. Surenin adı Tekasür. “Çoklukla övünmek sizi öyle oyaladı ki, nihayet (ölüleri bile saymak için) kabirlere gittiniz” diyor Allah. Surenin devamında da cehennemi göreceksiniz deniliyor. Ölülerinin çokluğu ile övünenleri Cehennem ile tehdit eden Allah, cenaze namazındaki kalabalık ile övünenleri de uyarmış olmuyor mu?
“Fethullah Gülen 2012 yılında ölseydi” başlığı ile bir yazı yazmıştım birkaç yıl önce. İnternette bulabilirsiniz o yazıyı. O yazıda Fethullah Gülen 2012 yılında ölseydi cenaze namazının kalabalık olacağından, gazete manşetlerinde ve sosyal medya da resimleriyle beraber ‘Alimin ölümü alemin ölümü’ diye manşet yapılıp paylaşımlar yapılacağından bahsetmiştim. Bugün Mahmut Ustaosmanoğlu için söylenen sözlerin aynısı, hatta daha fazlası, Fethullah Gülen için söylenecekti.
Resim Haram Değil miydi?
Cenaze ve cenaze merasimi gündemdeyken, uzun yıllardır tanıdığım bir arkadaştan mesaj geldi. Gençlik yıllarında İsmailağa cemaatine yakın olduğunu, resim haram dedikleri için elindeki gençlik resimlerinin hepsini yakıp attığını anlatıyor. Yıllarca kendi müritlerine resmin haram olduğunu anlatanların çoğu, sosyal medya hesaplarında şeyhlerinin resimlerini paylaştılar.
Başında Mahmut Ustaosmanoğlu’nun bulunduğu İsmailağa Tarikatı yüzünden, 1980’li ve 1990’lı yıllarda birçok genç okul hayatını erken bıraktı. İlkokuldan sonra, tarikatın etkisinde olan ailesi yüzünden, okula devam edemediler. Daha çok kız çocukları bu sıkıntıyı çekmiş oldu. Bazı aileler erkek çocuklarını bile okutmadılar. Bizzat tanıdığım üniversite mezunu bir arkadaş, İsmailağa Cemaatinin etkisiyle, oğlunu ilkokula bile göndermedi. Oğlunun ergenlik döneminde yaşadığı sıkıntılar sonrası, ilkokul ve ortaokul diplomasını, dışarıdan aldırmak zorunda kaldı.
Tüm bu araştırmaları elindeki cep telefonu veya tablet ile yapan bir genç “Bu mu asrın Müceddidi?” diye düşünmeyecek mi? Sosyal medyada yapılan paylaşımlar ve yaptığı araştırmalar sonucunda ortaya çıkan tablo gençlere ne hissettirecek?
Piyasaya oynayanlara birileri hatırlatsın; gençler çok şeyin farkındalar.
Sait Çamlıca
Eğitimci-Yazar