Zenciler Zenci Kalamadı? Ya İslamcılar?

 

Amerika’da ırkçılık yaygınlaşıp, beyazlar zencileri ezmeye, aşağılamaya başlayınca, zenci liderler, etraflarına ezilen zencileri toplayarak hak aramaya başladılar. Zencilerin hakları için yıllarca mücadele edildi. Bu mücadele de kazanan zenciler olsa bile, bütün enerjilerini zenci-beyaz eşitliği için harcadıklarından, kendi kültürlerini koruyamadılar. Zenci olarak ABD’de hak kazanmış olsalar bile, kendi değer ve kültürlerini kaybettikleri için, beyaz tenli Amerikalılardan bir farkları kalmadı.

Bir zamanlar, cilt renkleri yüzünden, otobüse bile binerken sıkıntı yaşayan ABD’li zenciler, Amerika’nın en tepesine gelmiş olsalar bile, beyaz Amerikalı gibi yaşamaya başladıklarının farkına bile varamadılar.

Türkiye’deki İslami hareketlerin önemli bir kısmı da ABD’de yaşayan zenciler gibi refleksler geliştirdiler. Refleks aynı olunca, sonuçta aynı oldu. Zenciler nasıl ki cilt renklerinin haklarını kurtardıkları halde, kültürlerini kay-bettiyseler, Türkiye’deki muhafazakâr camialarda görünürde hedeflerine ulaştılarsa da kokularını ve değerlerini kaybettiler. Diğerlerinden pek farkları kalmadı maalesef.

Neden Böyle Oldu?

Teferruata girmeden önce, benim zihnimde oluşan cevabı vereyim. Muhafazakâr camialar önceliklerini belirlerken, Kur’an’dan yola çıkarak öncelik belirlemediler. Bütün öncelikleri ve mücadele alanını, manevi değerlere saldıran kesimin vurduğu yerden aldılar.

Onlar parmağımıza vurdular. Biz hemen bütün enerjimizi, parmağımızı korumaya ayırdık. Parmağımıza odaklanınca, ayaklarımızın bizi götürdüğü yeri göremez olduk.

Onlar yolumuza dikenler serdiler. Biz bütün enerjimizi, dikenli yolda az hasarla yürümeye ayırdık. Bu yolculuğu yaparken gözlerimizin önüne perde çekildiğini, yolun değiştirildiğini fark edemedik bile. Daha somut örneklerle anlatmaya çalışayım gözlemlerimi.

Türkçe Ezan

Ezanı Türkçe okutma zorunluluğu getiren devlet yönetimine, ezanı asli diliyle okutma refleksi geliştirdik. Bunda başarılı olundu. Bütün enerjimizi, ezanların Arapça okutulabilmesi için harcarken, din eğitiminin içinin boşaltıldığını anlayamadık.

Kur’an Kursları ve İmam Hatipler

Kur’an harflerini (Arapça) yasaklayıp, yerine sadece Latin harflerini okutan devlet kararına karşı, önce gizli gizli sonra açıktan, Kur’an harflerini okumayı bilen nesil yetiştirme gayretlerine harcandı bütün emekler. Kur’an kursları ve İmam Hatip Liselerinin halkın parasıyla yapılmış olması, buna güzel bir örnektir.

Kur’an okumayı bilen bir nesil için Anadolu’da verilen mücadele, görünüş itibarıyla takdire şayandır. Tarlasını, ineğini, bileziğini satıp din eğitimi verecek olan kurumlara bağış yapan Anadolu Müslümanları, dinlerine sadakatlerini tarih önünde yeniden göstermiştir.

Diyanet, tarikatlar, cemaatler, dernekler hep Anadolu insanından ‘hizmet, bağış ve himmet’ diyerek para toplamıştır.

Kur’an kurslarının içini insanla doldurma mücadelesinde başarılı olan Anadolu insanı, insanın içini ve karakterini Kur’an’la doldurma konusunda başarısız olmuştur. Kur’an okumayı bilen nesil yetiştirmeye odaklananlar, ‘Kur’an’la hayata bakan bir nesil nasıl yetişiriz?’ sorusuna cevap arama ihtiyacı duymadılar.

Müslüman Kadın!

Başörtülü kızların Üniversitelere alınması yasaklanınca, ‘Başörtüsüne özgürlük’ mücadelesi öne çıktı. O alanda yapılan sosyal ve siyasi çalışmalarda sonuç verdi.

Cumhuriyet tarihi boyunca Muhafazakâr kesimin ‘Kadın Mücadelesi’ neredeyse sadece kıyafet üzerine kurulu olarak yürüdü. Başörtüsü mücadelesi bunun en yakın örneğidir. Müslüman bir kadın karakteri bir kenarda kalıp, sadece Müslüman Kadının tesettürü konuşulunca, ‘dindar kadın örtülü kadındır’ bakışı yerleşti zihinlere.

‘Bu örtülü çıplaklar nereden çıktı?’ sorusunu sormaya başladığımızda, artık iş işten geçmişti bile. Saçları kapatmış, karakteri materyalist, aile hayatı problemli, çocuk yetiştirmekten habersiz, dindar kadın tipleri yetiştirdik maalesef. Eşiyle, kayınvalidesiyle, komşusuyla, parayla ve çocuklarıyla ilişkisi Müslümanca olmayan kadının, saçının tek bir teli bile görünmeyecek şekilde örtünüyor olması, ‘Müslüman kadın modeli budur!’ dememiz için yetmiyor.

‘Müslüman, dindar kızlar örtüleriyle okuyabilsin!’ mücadelesine odaklanınca, Müslüman kadının karakterini ihmal ettik. 

Müslüman ve Para

‘Müslümanlar güçlü ve zengin olmalı!’ diyerek ticarete teşvik edildi Anadolu insanı. Bence de çok doğru bir adımdı. Ancak, Müslüman AHLÂKI ile ticaret yapmayan dindar esnaf, değil ticaretiyle İslam’a hizmet etmek, Müslümanlara zarar vermeye başladı.

Dindar insanlara Allah’ın emrettiği Ticaret Ahlakını öğretmeden, zengin olmayı teşvik ettiğimiz için, Kapitalist Müslüman kavramı hepimizin içini acıtacak kadar çok kullanılmaya başladı. Kapitalist Müslüman benzetmesi, Fakir Müslüman kavramından daha çok üzüyor hepimizi.

Reflekslerimizi Başkaları Değil, Kur’an Belirlemeliydi.

Bu yaşadığımız süreç hepimizi etkiledi. Hepimiz, bütün enerjimizi bu süreçte önümüze konulan engelleri aşmak için harcadık.

‘Bu ve benzeri engelleri aşmak için hiç mücadele etmeseydik mi diyorsunuz?’ diye bir soru sorulsa bana, ‘Bunlar için elbette mücadele etmeliydik, ancak bütün enerjimizi bunlara harcamamız doğru değildi’ diye cevap veririm.

‘Bu hatayı neden yaptık?’ sorusuna cevap vermek kolay değil. Kişisel gözlemim olmakla beraber, tüm bu yaşanan sürecin tesadüf olmadığını düşünüyorum. Sanki birileri bizi kasıtlı olarak yönlendirip oyaladı. Enerjimizi yanlış yerlere yönlendirmek için özel çalışıldığını düşünüyorum.

Geçmişten ders almayan insanlar, aynı hataları tekrar ederek, aynı çıkmaz sokaklarda dolanıp dururlar.

Karakter Eğitimi Neden Yok?

Ezanların asli diliyle okunmasına karşı değilim elbette. Kur’an kursları ve İmam Hatip Liselerinin çoğalmasına hem destek veren hem de sevinenlerden birisiyim. Üniversitelerde başörtüsü zulmünün bitmesi için mitinglere katılmış, bu yasakların ve zulmün bitmesine sevinmiş insanlardan birisiyim. Dini dert eden insanların zengin olması da ben mutlu eder.

Ancak ‘İslam’ın varlık sebebi bunlar mı?’ sorusuna, aklı başında hiç kimse ‘evet!’ cevabı veremez. Dinin varlık sebebi, ezanı asli dilinde okutmak olmadığı gibi, Kur’an okumayı bilen bir nesil yetiştirmekte değildir. Müslüman kadın hakları mücadelesi konusunda da Kur’an’ın asıl ve tek amacı ‘kapalı’ bir insan yetiştirmek değildir. İslam’da zenginlik, bir amaç değil araç olarak teşvik ediliyor.

Kur’an ve Hz. Peygamberin gönderiliş sebebi, karakterli bir insan yetiştirmektir. ‘Kur’an Ahlâkı ile yetişmiş, Müslüman kadın modeli nasıl yetiştirilir?’ sorusuna cevap aramak zorundayız.

‘Kur’an ahlakıyla ticaret yaparak zengin olacak bir nesil yetiştirmek için neler yapmalıyız?’ sorusuna cevap aramak zorundayız.

Bana birisi, ‘Madem bu sorunları gördün, soruları sordun, haydi cevapları da ver, çözümleri sen üret!’ dese, susmak zorunda kalırım belki. Teşhis için tespit önemlidir, ancak sorunu tespit etmek kadar kolay değildir, çözümü bulmak. Yıllardır okuyup yazıyorum. Bu okumalarım bana bu soruları sordurttu bu sorunları gösterdi. Çözümü bulmak için okumaya da yazmaya da devam edeceğim.

Yalnız olmadığımı bilmek beni umutlandırıyor.

 

Sait Çamlıca

Eğitimci-Yazar

Kaynak Kitap

Kuran Alfabesi mi Ahlakı mı?

Online Sipariş:
Bu yazının alıntılandığı kitabı aşağıdaki sitelerden satın alabilirsiniz.