“18 milyon öğrencimiz var” cümlesini kurarken işlenmeyi bekleyen bu kadar çok cevherimizin olduğunu düşünerek heyecanlanmalı ve sevinmeliyiz. Hollanda’nın 18 milyon, Belçika’nın 11 milyon, İsveç’in 10 milyon, İsviçre’nin 8 milyon civarında toplam nüfusunun olduğu bir dünyada, 18 milyon öğrencisi 30 milyon civarında genç nüfusu olan bir milletiz. Dünyada insandan, özellikle gençlikten daha değerli bir hammadde yoktur. Nesli, gençliği olmayan milletler ve medeniyetler, ayakta kalamaz ve yok olur giderler.
Dünyada üç tür kaynak bulunur: hammadde, enerji ve bilgi. Hammadde ve enerji tükenebilir. Hammadde ve enerji kullanıldıkça azalacak, fakat insan farklı hammadde ve enerji kaynaklarını her zaman bulacaktır. Bilgi ise tükenmeyen, aksine artan bir kaynaktır. Ne kadar çok kullanırsanız o kadar artar. Bilginin üretim fabrikası insan beynidir.
Eğitimin Maliyeti
Eğitim için yapılan masraflar ne kadar çok olursa olsun, cehaletin bedeli çok daha ağır olur her zaman. Gelişmiş ülkelerle eğitim sistemleri arasında paralellik olduğu herkes tarafından bilinir. Melikşah, Nizamülmülk’ü huzuruna çağırdığında “ben askeri birliklere bu kadar para harcamıyorum, sen nasıl olur da eğitime bu kadar para yatırırsın!” diye çıkışır. Bunun üzerine Nizamülmülk şu cevabı verir: Senin ordun (asker) ancak gözünün gördüğü kaleleri fethedebilir. Benim ordum (eğitim) ise bütün gelecek yüzyılları fethetme kabiliyetindedir.
Eğitim Sistemi
Gelişmiş ülkelerin eğitim konusundaki en önemli güçleri eğitimcileridir. Eğitimcinin eğitimi, eğitim sisteminin temelidir. Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, ideal eğitim sitemi diyebileceğimiz sabit ve taklit edilmesi gereken bir sistem yok. Çok iyi çalışıp ideal bir eğitim sistemi kurdunuz diyelim. Eskiden belki elli yıl size yetecek olan bu sistem, bugün beş veya on yıl gibi kısa bir zamanda eskimiş sisteme dönüşüyor.
Öğretmen
22 yaşında üniversiteden mezun olup mesleğe başlayan bir öğretmeni, mesleğini yaparken sürekli eğitip geliştirecek bir sistem kurmak zorundayız. “Eğitim Fakülteleri iyi öğretmen yetiştiremiyor” diyen bir eğitim yöneticisi, eğitimden anlamıyor demektir.
Eski bir Millî Eğitim Bakanımız, yabancı dil bölüm başkanlarını toplayıp, dil öğretimi konusunda nerede hata yapıldığına dair istişarelerde bulunmuş. Üniversitelerde daha iyi yabancı dil öğretecek insanlar yetiştirilmesi gerektiğine dair fikirlerini bölüm başkanlarıyla paylaşmış. Bölüm başkanları Millî Eğitim Bakanı’nın eleştirilerini haksız bulmuş. Birkaç toplantıdan sonra proje rafa kaldırılmış.
Bu olayın şahidi olan arkadaşlarım bana bunu anlatınca onlara dedim ki: “Kusura bakmayın ama o Milli Eğitim Bakanı sorun çözmeyi bilmiyormuş. Çünkü öğretmen üniversite sıralarında değil sınıfta yetişir. Üniversitede alt yapısını alır ancak öğretmenliğe başladıktan sonra eğitilir. Üniversite lisans eğitimi verir. Lisans eğitimi Yüksek Lisansa hazırlık ağırlıklı bir eğitimdir. Lisans eğitimini tamamladıktan sonra öğretmenliğe başlayan kişiyi Milli Eğitim yöneticileri eğitmek zorundadır.”
OECD (Organisation for Economic Co-operation and Development) Türk-çe’de “Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü” veya “İktisadi İş Birliği ve Gelişme Teşkilatı” olarak bilinen uluslararası bir ekonomi örgütüdür. OECD raporlarına göre Türkiye, öğretmen kadrosu en genç ikinci ülkedir. Milli Eğitim Bakanlığı bu genç potansiyeli harekete geçirebilirse, ülkemiz ve geleceğimiz için büyük bir atılım yapmış olur.
Bilgi Kaynağı!
“İnsanlık tarihinde ilk defa Bilgi için bilgi verene ihtiyacı olmayan” bir nesil var karşımızda. “Öğrenmek için öğretmene ihtiyacı olmayan bir nesile, mesleği öğretmek olan öğretmen ne anlatacak?” diye zor bir soru ile karşı karşıyayız. Yazının icadının insanlığa etkisini, İstanbul’un fethinin sonuçlarını, dünya savaşlarının sebeplerini öğrenmek için tarih öğretmenine ihtiyacı yok teknoloji çağı neslinin. Bizim gibi 1990’lı yıllarda lise eğitimini tamamlamış olan nesiller, bilgi için öğretmene veya kütüphanedeki ansiklopediye muhtaçtı. Ancak yeni nesil öğretmene, kütüphaneye ve ansiklopediye muhtaç bir nesil değil. Ellerindeki cep telefonunun arama motorundan, neredeyse bütün sorularının cevaplarını bulabiliyorlar. Okullarda öğretilen derslerin büyük bir kısmı için aynı şeyleri söyleyebiliriz.
Felsefecilerin hayatlarını ve ana akım düşüncelerini öğrenmek için Felsefe öğretmenine ihtiyacı olmayan gençlere, Felsefe öğretmeni ne öğretecek? Kur’an’ı Kerim okumayı öğrenmek ve temel dinî bilgilerle ilgili sorularına cevap bulmak için din öğretmeni veya cami imamına ihtiyacı olmayan gençlere hocalar ne anlatacak?
Bu sorular insanlık tarihi boyunca hiç sorulmak zorunda kalınmamış sorulardır. Kişisel olarak bu soruları sormak zorunda kalmamızın çok önemli olduğuna inanıyorum. Soruların cevaplarını bulabilirsek, yeni çağın ihtiyacı olan eğitim sistemi için çok önemli adımlar atmış oluruz. Bu soru ve sorunlar, sadece bizim değil. Teknolojiyle tanışan ve yaşayan bütün milletlerin cevabını ve çözümünü aramak zorunda olduğu soru ve sorunlardır bunlar.
Eğitim, yeni yetişen nesillere tarihi ezberletmek değil, tarih bilinci vermektir. Felsefecilerin hayat hikâyelerini ve ana akım düşüncelerini ezberletmek değil, düşünmeyi öğretebilmektir eğitim. Din eğitimi vermek, dil eğitimi veya Kur’an’ı yüzüne okumayı öğretmek değil, Kur’an’la hayatı okumayı ve hayatın problemlerine çözüm aramayı öğretebilmektir. Eğitimin bilgi vermek değil, bilgiyi bilincin aracı yapmak olduğunu anlamak ve bunun için çözüm üretmek zorundayız. Hangi ülke veya hangi eğitimci, bilgiyi bilincin aracı yapmanın en iyi yol ve yöntemlerini bulur ve uygularsa, 21. yüzyıl eğitim ihtiyacına en iyi cevapları bulmuş olacak.
Arama Motoru Bilgisi Güvenilir mi?
Bilgiye kolay ulaşıyor olmamız, aynı zamanda bilgi kirliliğine ve karmaşasına da sebep oluyor. İnternette bulacağımız her bilgi güvenilir değil. Henüz dünyada internete konulan bilgiyi denetleyen bir sistem yok. Geleceğimizin bilgi güvenliği açısından en büyük tehlikelerinden birisi budur. İnternet bağlantısı olan herkes herhangi bir konuda uydurduğu bilgileri internete yükleme özgürlüğüne sahiptir. Bu özgürlük, internetin bilgi çöplüğüne dönmesine de sebep oluyor. Öncelikle güvenilir bilgiye ulaşmak istiyorsanız bunun karşılığını ödeyin. Habere bedava erişiyorsanız, elde edilen ürün siz olabilirsiniz. Önemsediğimiz bir mesele varsa, konuyla ilgili bilimsel külliyatı okumaya, ciddi araştırmalar yapmaya zaman ayırın.
21. yüzyılda inanılmaz miktarda bilgiye maruz kalıyoruz ve sansürcüler bile bunları durdurmaya çalışmıyor. Yanlış bilgiler yayıp lüzumsuz şeylerle insanların dikkatini dağıtmaya veya yönlendirmeye çalışıyorlar. Böyle bir dünyada bir öğretmenin öğrencilerine vermesi gereken son şey, daha fazla bilgidir. “Zaten hepimiz gereğinden fazla bilgiye, bilgi kirliliğine maruz kalıyoruz” diyen uzmanların uyarılarını ciddiye alın.
Arama motorlarından her türlü bilgiye ulaşıyor olmak, bilgiyi faydalı şekilde kullanma niyetinde olan insanlar için elbette çok faydalı bir şey. Peki art niyetli insanlar için ne yapacağız? Bilgisayarlardan sadece faydalı bilgiler öğrenilmiyor. Bomba yapmayı öğrenmek isteyen birisinin bomba uzmanından eğitim almasına gerek yok. Elindeki telefondan bunu kolaylıkla öğrenebilir. Atom bombası gibi etki yapan patlayıcılardan basit patlayıcılara kadar her bilgiye herkes ulaşabiliyor.
Arama motorlarındaki zararlı bilgileri yok etmek mümkün mü? Yani bomba yapmak gibi tehlikeli bilgileri tamamen yok edebilir miyiz internet ortamından? İşin uzmanları, internet ortamında yayılan bir bilgiyi tamamen yok etmenin, okyanus dibini bardakla temizlemekten daha zor olduğunu söylüyorlar.
Ne Öğreteceğiz?
Bilgi ve öğrenme konusunda böylesi sorunlarla karşılaştığımız bir dönemde çocuklarımıza ve öğrencilerimize ne öğreteceğiz? Sadece ne öğreteceğimiz sorusunun cevabını bulmak yetmez. Nasıl öğreteceğimize ve kimin öğreteceğine de kafa yormak zorundayız. Bütün uzmanlar, çocuklara ve gençlere mutlaka öğretmek zorunda olduğumuz birkaç önemli başlıktan bahseder.
Öğrenmeyi Öğrenmek: Eğitimin temel amacı insana kendini eğitmeyi öğretmek olmalı. Okul hayatının hayat okuluna hazırlık süreci olduğu gerçeğinden yola çıkarak, hayat yolculuğunda ihtiyacı olan bilgiyi nerede nasıl bulacağını ve nerede nasıl kullanacağını öğretmemiz gerekiyor yeni yetişen nesillere.
Bireysel Sorumluluk: Mahallenin çöplerini de temizlese, ülkesinin savunma sanayisinde yazılım mühendisi olarak da çalışsa, yaptığı işin ülkesinin ve toplumun geleceği için önemli olduğu bilinciyle çalışan bir nesil yetiştirme gayreti içerisinde olmalıyız.
Bilgi Avcısı: Yağmur gibi bilginin yağdığı bir yüzyılda, elinde şemsiye ile gezen kişi kuru, kupkuru kalır. Kitapların içindeki bilgiler kadar, hayatın içindeki bilgileri de avlayabilen gençler, geleceği inşa edecek.
Eleştirel Düşünce: Önüne konulan bilgiyi oluğu gibi ezberleyen öğrencinin flashdiskten farkı kalmaz. Öğrendikleri üzerine soru soran, sorgulayan bir nesile ihtiyacımız var.
İletişim Becerisi: Şehir hayatının ve farklı insanlarla iletişimin bu kadar yoğun olduğu bir dönemde, köy kahvesinde veya mahalle arasında ömür geçiren bir nesil pek kalmadı. Daha çok insan, daha iyi iletişim becerisi gerektirir.
İş Birliği: İnsan insanın yurdudur denilir. İnsan ne kadar çok insanla iyi ilişkiler kurabilir, aynı hedef için iş birliği yapabilirse, yeni yüzyılda o kadar başarılı olur.
Yaratıcılık: Hazıra konan ve elindekiyle yetinenler yeni şeyler üretemez. Her zaman daha iyi ve daha faydalı şeylerin üretilebileceğini, icat edilebileceğini bilen bir nesil yetiştirmeliyiz.
İletişim Becerisi
İletişim becerisi denilince hemen akıllara yöneticiler ve dev projelerde çalışan insanlar gelmesin. Birçok meslek grubu için iletişim becerisi önemlidir. Uçakta hostes, otobüste muavin, okulda öğretmen, camide imam, mahallede esnaf veya evlere paket servisi yapan bir kurye de olsanız, iletişim beceriniz yoksa başarısız olursunuz. Dünyanın en büyük internet siparişi ile evlere servis yapan bir şirkette motor ile kuryelik yapan bir genç, tebessüm etmeyi bilmiyor, kapısını çaldığı insanlarla tatlı dil ile konuşmuyorsa, şikâyet edilip işten atılabilir. İnternetten yiyecek sipariş veren kişi, sadece yiyeceğin kalitesine veya lezzetine bakmıyor. Asık suratlı kurye yüzünden bile başka bir şirketten alışveriş yapmayı tercih edebilir.
Sait Çamlıca
Eğitimci-Yazar