2013 yılının yazında dershanelerin kapatılması tartışmasıyla beraber, FETÖ ve Ak Parti kavgası medyada görünür hale geldi. Görünür hale geldi diyorum çünkü kavga çok önceden başlamıştı. 2013 yılının sonuna doğru 17 / 25 Aralık süreci olarak siyaset tarihinde yerini alan başka bir kavga başladı. Emniyet ve yargı iş birliği ile Türkiye’de hükümet düşürülmeye çalışıldı. O dönemin siyasi olayları bu yazının konusu değil. Asıl konumuz sosyal medyanın bu süreçte nasıl kullanılmaya başlandığıdır.
Peygamberimiz ve Twitter
Bu yazıyı okuyacak olan bazı gençler belki inanmak istemeyecek ama bunların hepsini yaşadık. Peygamberimizin “Tweetleri ikiye katlayın” dediğini iddia edenler ve buna inanan bir kitle gördük. Merak edenler internette o ses kaydını bulup dinleyebilirler.
22 Kasım 2013 tarihinde yapılan konuşmada, telefondaki şahıs, Fethullah Gülen’e başkalarının gördüğü rüyalardan bahsediyor. Sözde peygamberimiz ile Fethullah Gülen 81 ilimizi dolaşmışlar milleti uyarmak için. Bu arada peygamberimiz tweetleri ikiye katlayın emri vererek daha çok tweet atmalarını istemiş. Bunu dinleyen Fethullah Gülen “Siz de öyle yapın inşallah.” diye cevap veriyor.
O günlerde “şok ses kaydı” olarak sosyal medyaya düşmüştü bu haber. Asıl şok olunması gereken şey iki kişi arasında bu konuşmanın yapılmış olması değildi. Asıl şok olunması gereken şey bu safsataya birçok insanın inanmış ve bunu bir ibadet aşkıyla yerine getirmiş olmalarıydı. O günlerde öyle paylaşımlar yapıldı ki, bir tarikat veya cemaatin kitlesini nasıl robotlaştırdığını hayretle izledik. Twitter’ın simgesi olan mavi kuşu, Mekke’yi işgal etmeye gelen Ebrehe’nin ordusuna taşlar attığı iddia edilen Ebabil kuşlarına benzetenler bile oldu.
Organize Fitne
Fitne çıkartmak veya iftira atmak bireysel olarak yapılınca da çirkin ve günah ama organize bir şekilde bunu yapmak çok daha çirkin, hatta mide bulandırıcı oluyor. FETÖ ekibinin Türkiye’deki cemaatlere öğrettiği en iğrenç alışkanlıklardan birisi, organize bir şekilde fitne çıkartmak ve bu fitneyi yaymak oldu. Örgütlü ve organize bir fitne, örgütlü ve organize bir cehalet, fitnenin ve cehaletin en kötüsü ve en korkuncudur.
Johann Wolfgang von Goethe’ye atfedilen “Dünyanın en tehlikeli hali, cehaletin örgütlü eyleme geçme halidir” sözü, yaşadığımız sürecin tehlikesini anlatıyor. Goethe bu günleri görseydi, sosyal medyada örgütlenen cahil tarikatçıları bu sözüne dahil eder miydi? Bence ederdi. Çünkü tam olarak bunu yapıyorlar. Örgütlü bir cahil sürüsüyle saldırıyorlar sosyal medyada.
Trol Ordulu Cemaatler
Trol şöyle tarif ediliyor; İnternette olmanın verdiği rahatlık ile kötülük yapan, adeta ipi salınmış bir saldırgan gibi sarkastik ve küçümseyici bir söylemle masum insanlara saldıran kişi!” Aslında “internet trolü” mitolojideki “trol” adı verilen yaratıktan esinlenilerek türetilmiş bir kelimedir.
Bu troller, cemaat ve tarikatlar tarafından organize hale getirildi ve bazıları bunun sevap olduğuna inanıyor. 15 Temmuz darbe girişimine kadar sosyal medyada her konuda gündem belirleyebiliyordu FETÖ ekibi. Çünkü tüm ekiplerine birkaç farklı isimle hesap açtırmışlardı. Peygamberimizin tweetleri ikiye katlama emrine inanmış ve bunu sevap (!) sanan bir kitleleri vardı. Bu inançla hep birlikte hareket ediyorlar, hep birlikte iftira atıyorlar hep birlikte savunmaya geçiyordular.
Trolleri ile gündem belirleme işini diğer cemaat ve tarikatlar da öğrendi. Birisine çamur mu atılacak? Hep birlikte atıyorlar bu çamuru. Birisinin görevden alınmasını mı istiyorlar? Hemen hep birlikte saldırıya geçiyorlar.
Fake Hesaplı Müfteriler
Kendi ismini ve kendi resmini kullanmayınca kötülüğü daha rahat yapabiliyorlar. Onun için önemli bir kısmı gerçek hesabı dışında birçok sahte (fake) hesap kullanıyor. Bunu yapan kişi liseli bir ergen veya dini hiçbir hassasiyeti olmayan biri olsa, güler geçersiniz. Ancak bunları dinleri sandıkları cemaat ve tarikatlarına hizmet (!) etmek için yapıyorlar ve sevap kazandıklarını sanıyorlar. “Fake hesap kullanmak caiz mi?” diye sorsanız, soruyu bile anlamayacaklar.
Kullandığı hesap kendi adına değil. Kullandığı fotoğraf kendisi değil. Erkek olduğu halde bayan ismi ve resmi veya bayan olduğu halde erkek ismi ve resmiyle hesap açtığı için istediği gibi hakaret edip, iftiraların yayılmasına aracı oluyor.
WhatsApp Grupları
Cemaatlerin kendi müntesipleri arasında kurdukları birçok sosyal haberleşme grubu var. O grupları hem ticari amaçlı hem gündem belirlemek için kullanıyorlar. Bir üniversitede kendilerine muhalif bir profesörü yıpratmak mı istiyorlar? Hemen birbirleriyle haberleşip “şu numarayı arayarak şunları söyleyin” diye bilgi paylaşımı yapıyorlar. Sosyal medyada birisini linç ettirmek veya hesabını kapattırmak mı istiyorlar? Yine gruplarıyla birlikte hareket edip sosyal medya hesaplarını kapattırmak için uğraşıyorlar. Belediyenin bir organizasyonunda kendileri gibi düşünmeyen bir konuşmacı mı var? Hemen Belediye Başkanlığı’nı telefon ve tweet yağmuruna tutup programı iptal ettirmeye çalışıyorlar. Belediye Başkanı bunları ciddiye almadıysa hemen Valiliğin telefonlarını paylaşıp oradan baskı uygulamaya çalışıyorlar. Oradan da sonuç alamadıkları zaman, bakanlık veya milletvekilliği düzeyinden baskı yapmaya başlıyorlar.
Fasık Ayeti Kimi Uyarıyor?
“Eğer bir fasık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz. Sonra yaptığınıza pişman olursunuz.” (Hucurat 6) ayeti sosyal medyada paylaşım yapma ahlakı için yeterince bir uyarı değil mi? Akıllarını teslim ettikleri cemaatlerin büyüklerinin ne dediğini değil, Allah’ın nasıl davranmamızı istediğini bilmek isteyen için bu ayet yeterli değil mi?
Bu ayetin uyarısı Allah’ın dini İslam’a ve kitabı Kur’an’a iman etmiş olanlar için yeterli bir uyarıdır. Ancak cemaat ve tarikatını din edinenler için bir değil yüz ayet delil getirseniz sizi dinlemezler.
Yöneteni Yönetmek!
Birçok bürokrat, belediye başkanı veya öğretim görevlisi, cemaatlerin sosyal medyayı organize kötülük ve fitne için kullandığının farkında değiller. Normal günlerde birkaç kişinin aradığı belediye veya kaymakamlık telefonunu bir anda yüzlerce kişi aramaya başlayınca, ciddi bir problem yaşanacağını sanan bürokratlar var. Organize bir saldırı, daha doğrusu yönlendirme ile karşı karşıya olduklarının farkında değiller. Bürokrasi bu konuda uyarılmalı ve uyandırılmalı. Aksi takdirde davul Belediye Başkanı’nın boynunda olduğu halde tokmak tarikat kafalıların elinde olmaya devam edecek.
Devleti yönetenler farkında mı bilmiyorum ama cemaat ve tarikatlar, tıpkı FETÖ ekibi gibi çalışıyor. Amaçları devleti yönetmek değil, devleti yönetenleri yönetmektir.
Sait Çamlıca
Eğitimci – Yazar