Her ne kadar yetişkin eğitimi programları yapsam da gittiğim her yerde gençlerle bir araya gelip, onlara konferans vermeye devam ediyorum. Genellikle lise çağlarındaki gençlere konuşma yapıyorum. Herkesin “serseri” dediği, “adam olmaz” diye kızdığı, “zamane gençliği” diye eleştirdiği gençlerle ne zaman bir araya gelsem, ‘Sorun gençlerde değil!’ cümlesini tekrar diyorum.
Robot Değil İnsan!
Gençlerin okuyup, vatana millete faydalı bir insan olmaları için gereken yatırım, sadece maddî / fizikî yatırımlar olmamalı. Okul yaptırmak, fizikî şartları güzelleştirmek elbette faydalı ve gereklidir. Ancak sadece fizikî şartları düzenlemek, gençlerle ilgilenmek anlamına gelmiyor.
Gençler robot değil ki, sadece fizikî ihtiyaçları olsun. Bir arabanın kaportasını sağlamlaştırmak, motorunun arızasını gidermek o araba için yeterli olabilir. Ancak konu insan olunca, özellikle de gençler olunca, sadece fizikî şartların iyileştirilmesi, sorunlarımızı çözmeyecek.
Gençlerin; anlaşılmaya, motive edilmeye, yol gösterilmeye, örnek büyüklerine, büyüklerinin hayat tecrübelerine ihtiyaçları yok mu? Bir gencin maddî ihtiyaçlarını giderirken, ruhunu ihmal ederseniz, yüreğine dokunmak için çaba sarf etmezseniz, yatırım ve emekleriniz boşa gider.
Bugünün gençlerinin ihtiyaçları / eksikleri maddî olmaktan daha çok manevîdir. Ruhlarına dokunacak insanlara ihtiyaçları var. Bedenlerine kıyafet giydirecek insanlardan daha çok, ruhlarına vizyon verecek, zihinlerine umut tohumu ekecek insanlara ihtiyaçları var. Ankara’da bir kurumun en tepesindeki insanın “Gençlere ulaşmanın dilini yakalayamıyoruz!” diye itiraf ettiğini duymuştum.
Gençlerle Kim İlgileniyor? Kim İlgilenmeli?
Suçu Ankara’ya atma hastalığı olan bir milletiz. “Nerede bu devlet?” cümlemiz, meşhurdur. Emin olun sorun devlette değil tek başına. Herkes kendi işinin devlet başkanı değil mi?
Bir kaymakamı düşünün. İlçesindeki gençlerden sorumlu değil mi? Şimdiye kadar, lise gençlerini ziyaret edip, onlara bir ağabey üslubuyla nasihatler eden, kaç kaymakam duydunuz?
Milli Eğitim Müdürlüğü’nde oturan büyüklerimiz, yönettikleri eğitim kurumlarında okuyan gençleri salonlara toplayıp onlara vizyon verecek konuşmalar neden yapmazlar?
Bir Emniyet Müdürü, emniyetinden sorumlu olduğu ilçesinde, lise gençleriyle neden bir araya gelip sohbet etmez? Yaşlılar kavga edip cinayet işlemiyor ki! Genelde gençler hayatın tuzaklarına düşüyorlar.
Emniyet Müdürü, gençler suça bulaşmasın diye projeler yapmayıp, sadece suça bulaşanlarla ilgilenmeye devam ettiği müddetçe, karakoldaki nezaret sayısını ve kelepçeleri çoğaltmak zorunda kalacaktır. Elinden tutmayı ihmal ettiği genç, bir süre sonra bileğinde kelepçe ile mahkemeye gelir.
Her ilçede bir müftü var. Sadece camiye gelenlerin müftülüğünü yapıp, odasına gelenlere çay ısmarlamak, sorumluluğunu yerine getirmek anlamına gelmez ki. İlçesinde okuyan liseli gençlere, bir ağabey edasıyla konuşmalar hazırlayıp, onları okullarında ziyaret eden kaç tane müftü duydunuz?
Örnekler saymakla bitmez. Yapılabilecek çok iş var aslında. Bir okul müdürü, bir öğretmen, mahallenin imamı, ilçedeki herhangi bir yetkili, aynı şeyleri yapabilir. Herkes odasında oturup, makam odasında evrak imzalayarak memlekete hizmet ettiğini düşünüyor.
Kendi vakfına, cemaatine, sohbet grubuna gelen gençlere, kitap açıp sohbet etmek kolay geliyor herkese. O gençler kendi ayakları ile sizin yanınıza geliyorlar. Ayağınıza gelene ulaşmak marifet değil, ayağınıza gelmeyene de ulaşmanın bir yolunu bulmak marifet.
Siz herhangi bir lisenin kapısından girip, o sınıftaki çocukların yüreklerine / hayatlarına dokunacak cümleler kuracak bir donanıma sahip değilseniz, gençleri suçlama hakkınız yoktur.
Masa başında oturarak sorunları çözmeye çalışanlar, o masadan kalkıp halkın içine girmedikleri müddetçe hiçbir sorunu çözemezler.
Neden Gençlerin Karşısına Çıkıp Konuşmuyorlar?
Bir Kaymakam, bir Milli Eğitim Müdürü, bir Emniyet Müdürü, bir Müftü neden ilçesinin gençlerinin karşısına geçerek, okul okul dolaşarak gençlere konuşma yapmıyor? Bunun iki sebebi olduğunu düşünüyorum;
Evrak işlerine kendini o kadar çok kaptırıyor ki, ilçenin geleceği olan gençleri ihmal ediyor. “Kibrit çöpünü gözünüze çok fazla yaklaştırırsanız, karşınızdaki ormanı göremez hâle gelirsiniz” sözü, bu gerçeği anlatıyor.
Bence en önemli ikinci sebep, gençlere söyleyecek sözlerinin olmamasıdır. Sizi dinlemeye mecbur olan memurlarınıza, protokol konuşması yapmak ile gözlerinin içini parlatacak şeyler söyleyemediğiniz zaman sizi dinlemeyecek gençlere konuşma yapmak arasında, çok büyük bir fark vardır.
Pazartesi ve cuma günleri yapılan törenlerde, eline mikrofon alan okul müdürleri, “Kılık kıyafetinizi düzeltin, saçlarınız tıraşlı olsun” gibi askeri emir cümlelerini kurmayı çok severdi. Kılık kıyafet serbestliğinden sonra, öğrencilerine söyleyecek sözü kalmayan okul müdürleri, kendilerini hesaba çekmeye mecburlar.
Zamanım Yok!
“Zamanım yok!” diyorsanız, ya gençlerin her şeyden ve herkesten daha önemli olduğunu anlamamışsınız veya bahane üretiyorsunuz demektir. Gençlerin ellerinden tutmaya zaman ayırmazsanız, o ellere birisi silah verir, siz de o ellere kelepçe takmaya zaman ayırmak zorunda kalırsınız. Bütçemiz yok diyorsanız, gençlere sahip çıkmak için bütçe ayırmayanlar, gençler için cezaevi yapmaya bütçe ayırmak zorunda kalacaklar.
Asla Geç Kalmış Sayılmazsınız!
“Bugüne kadar ilçemdeki gençlerle hiçbir araya gelmedim. Bundan sonra onlar için daha fazla gayret edeyim!” diyorsanız, hemen başlayın. Hiçbir hazırlık yapamazsanız bile, kendi evladınıza, öz kardeşinize, en iyi dostunuza nasihat ederken kullanacağınız bir üslupla, hayat tecrübelerinizi anlatsanız, bu bile gençler için önemlidir.
İlçesinin Kaymakamını, Milli Eğitim Müdürünü, Emniyet Müdürünü, Müftüsünü sınıfında gören bir genç, o gün hayata dair öğreneceklerini, tüm lise hayatı boyunca öğrendiklerinden daha fazla aklında tutar.
Bu Yazının Hikâyesi
Yüz bin civarında nüfusu olan bir ilçede konuşma yapmaya gitmiştim. Kaymakamlık ve Milli Eğitim Müdürlüğünün ortak programına konuk oldum. Hem lise öğrencilerine hem velilere konferanslarım vardı. Bir akşam, 22 tane okulun velilerine konuşmam vardı. Salona girdiğimde gördüğüm manzara karşısında çok üzüldüm.
Kaymakam yok! İlçe Milli Eğitim Müdürü yok! Okul müdürlerinden sadece bir tanesi gelmiş. Toplam 200 öğretmen, 3000 velisi olan kurumlardan, 3 öğretmen 30 veli katılmıştı. Kaymakam ve milli eğitim müdürünün önemsemediği bir programı velileri neden önemsesin? Aynı ilçede liseli gençlere de konuşmalar yaptığım için, “Allah bu gençleri ihmal edenleri ıslah etsin!” diye bed/dua ettim.
O gün, bir kez daha anladım ki, sorun gençlerde değil!
Sait Çamlıca
Eğitimci-Yazar