Hanefi Avcı’nın, PKK ile yoğun mücadele edilen bir dönemde, Güneydoğu’da görev yaptığı yıllara ait bir hatırasını okumuştum. PKK adına eylem yapmış olan genç bir delikanlı, ifade işlemleri esnasında Hanefi Avcı’nın odasında oturuyormuş. Daha 18 yaşına girmemiş olan genç militan, sehpanın üstündeki gazete ve dergileri göstererek ‘Hep bu şerefsizler yüzünden bu olaylar yaşanıyor’ demiş. Hanefi Avcı ne demek istediğini anlamayınca ‘Kimmiş onlar?’ diye sormuş. Genç ‘Aha şu adamlar’ diyerek Karl Marks ve Lenin gibi o dönemin sol militanlarının önder kabul ettiği insanların resimlerini göstermiş. PKK’nın Marksist ve Leninist bir örgüt olarak yola çıktığını bilmeyen gençler olabilir. Ancak o dönem bunu herkes biliyordu.
Gencin bu tepkisini gören Hanefi Avcı, Marks ve Lenin’in resimlerinin olduğu gazeteyi o delikanlının eline vererek, diğer odalarda çalışan komiserlerin yanına göndermiş militan genci. ‘Git ve tüm odalarda ki komiserleri bu resimlerdeki adamların kim olduğunu sor. Benim gönderdiğimi ve öğrenmek istediğimi de ekle’ demiş Hanefi Avcı. Delikanlı oda oda dolaşarak komiserlere bunu sormuş. Hanefi Avcı’nın yanına geri dönünce, hiçbirisinin bu adamları tanımadığını söylemiş.
Hanefi Avcı bu hatırasını anlattıktan sonra ‘Tanımadığınız bir ideolojiyle savaşamazsınız’ tespitini yapıyor. PKK ile sahada başarılı mücadele veren emniyetin, mücadele ettiği örgütün fikri yapısını bilmemesinin büyük bir eksiklik olduğunu söylüyor.
Kitap Tavsiyesi Haberi
Bu olayı neden yıllar sonra tekrar hatırladım? İnternette karşıma ‘Selahattin Demirtaş’tan kitap tavsiyesi’ başlıklı bir haber çıktı. O haberi ve konuya dair diğer haberleri okuyunca üzüldüm. ‘Daha Başkan Apo’nun heykelini dikeceğiz’ diyecek kadar devlete meydan okuyan Selahattin Demirtaş, yattığı cezaevinden hem kitaplar yazıyor hem kitap tavsiyelerinde bulunuyor. Yazdığı kitapları, o kitapları kimin bastığını, ne kadar satıldığını araştırınca, PKK zihniyeti ile mücadelenin bilgi ve bilinç ayağını, yetkililerimizin halen ne kadar ihmal ettiğini fark ettim.
Bu ara başlığın ayrıntısına girmeden, sadece kısa bazı bilgiler vereyim. Selahattin Demirtaş’ın yazdığı kitaplar çok kısa bir sürede çok satanlar listesine giriyor veya girmesi sağlanıyor. Kitapları basan İletişim Yayınları. İletişim Yayınlarının sahibi kim? Sahibi Osman Kavala. 15 Temmuz darbe girişimi soruşturması kapsamında cezaevinde yatıyor şimdilik.
PKK’nın siyasi kolu olan HDP’nin eş başkanlığını yapan ve Cezaevinde yatan Selahattin Demirtaş kitaplar yazıyor, kitaplar tavsiye ediyor. Peki buna karşı PKK’nin gerçek yüzünü göstermek için yetkililer ne yapıyor?
Aytekin Yılmaz’ın Yalnızlığı
Aytekin Yılmaz eski bir PKK’lı. On yıla yakın bir zaman cezaevinde yatmış. PKK’nın içyüzüne, vahşetine dair gözlem ve birikimlerini kitaplaştıran cesur kalemlerdendir. Cesur diyorum çünkü asıl cesaret kendi içinde büyüdüğün ve bulunduğun yapıyı eleştirebilmek ve gerçek yüzünü topluma anlatmaktır. ‘Onlar Daha Çocuktu’ adını verdiği kitabını okuduğumda hüzünlenmiştim. Daha 14 -15 yaşında Kürt kızlarının dağlarda uğradıkları tecavüzleri anlatıyor, tecavüz edildikten sonra kuytu köşelerde öldürülüp nasıl gömüldüklerini de anlatıyor Aytekin Yılmaz. ‘Son Diktatör’ adını verdiği kitapta ise PKK üst yöneticilerinin Kürt halkını nasıl kul, köle olarak kullandığını, kendilerine teslim olanları nasıl şahsiyetsizleştirdiğini anlatıyor.
Benim bu yazıyı yazmaya karar verme sebebim, Aytekin Yılmaz’ın yaptığı bir paylaşım oldu. Aynen şöyle sitem etmiş Aytekin Yılmaz: ‘Kobanili Kız’ kitabını ABD Dışişleri Bakanlığı tüm dünyada okunsun diye seferber oldu. Benim ‘Çocuktan savaşçı olmaz’ diyen kitabımı Türk Dışişleri Bakanlığından bir tek kişi okumadı. Tembel tenekeler bir sayfa yazı okumuyorsunuz, sonra diyorsunuz dünya bizi yanlış anlıyor.’
PKK Militanlarını dünyaya özgürlük savaşçısı olarak göstermeye çalışıyor Amerika. Onlar kendi işlerini yapıyor. Neden bizimkiler PKK’nın gerçek yüzünü anlatan kitaplara sahip çıkmıyorlar?
APO’nun Ayetleri
Ana başlıkta da kullandığım bu cümle başka bir kitabın ismi. Selim Çürükkaya’nın uzun yıllar önce yayınladığı bir kitabın ismidir ‘Apo’nun Ayetleri’. Beyrut Günlükleri alt başlığı ile yayınlanan kitap Abdullah Öcalan ve PKK yönetiminin içyüzünü, yıllarca yanlarında yaşamış bir kişinin diliyle anlatıyor.
Selim Çürükkaya 1980’de yürüttüğü Kürt mücadelesi nedeniyle yakalanarak Diyarbakır cezaevinde yatmış. 12 Eylül 1980 darbesi döneminde Diyarbakır Cezaevinde işkence görmüş. PKK üyeliği nedeniyle 28 yıl cezaya çarptırılan Çürükkaya, 11 yıl cezaevinde kaldıktan sonra dönemin Başbakanı Turgut Özal’ın 1991’de çıkardığı sınırlı af kapsamından yararlanarak cezaevinden çıkmış.
1991 yılınca cezaevinden çıktıktan sonra Şam’a giden Selim Çürükkaya, bir süre PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın olduğu alanda kalmış. Abdullah Öcalan’ın örgüt içindeki tarzından rahatsızlık duyarak ayrılma kararı almış. PKK’den ayrıldıktan sonra da “Apo’nun Ayetleri” isimli kitabı yazmış.
Ben bu kitabın adını duymuştum. Kitap hakkında kısa bir inceleme yaptıktan sonra alıp okudum. Kitabın yeni baskısı var mı bilmiyorum. Ben eski bir baskısını bulup okuyabildim. Abdullah Öcalan ve ekibinin ne kadar karaktersiz, ne kadar ahlaksız, ne kadar ikiyüzlü, ne kadar acımasız olduğunu yanlarında bulunan kişilerden okumak önemliydi. Kürt halkına ve Kürt gençlerine yaptıkları fiziksel ve psikolojik işkenceleri Kürt gençlerine anlatan kitaplar sahipsiz kalmamalıydı.
Kanlı Örgüt Kanlı İdeoloji
PKK’nın Kürt halkının hakkını savunmak için değil, Kürt halkını kullanmak için kurdurulduğunu ve bunun için kullanıldığını artık herkes biliyor. Ancak bunu bilmek yetmez. Bu gerçeği topluma ve tabana anlatmak gerekiyor. Kanlı bir terör örgütü kendisini şirin göstermeye çalışıyor, Selahattin Demirtaş’ın yazdığı ve tavsiye ettiği kitaplarla. Buna karşı yetkililer sadece dağlarda mücadele ederek sonuç elde edemezler. Kısa vadede elinde silah olanları avlarsınız sadece. Ancak aklını ve kalbini hakikatle uyandıramadığınız yeni nesil, yeniden devletin ve milletin başına bela olur.
‘Daha Başkan Apo’nun Heykelini Dikeceğiz’ diyen kişi, kitaplar yazıp kitaplar tavsiye ederken, onların gerçek yüzünü gösteren kitaplar ve yazarlar sahipsiz kalmamalı. Kılıcınız keskin olabilir ama unutmayın ki, kalem kılıçtan keskindir.