Ağrı’dan bir e-posta geldi. Yüreğime oturdu kelimeler. Okurken parmaklarım klavyede acı bir yumruğa dönüştü. Keşke o an yalnız olsaydım. Duygularımı bastırmak zorunda kalmazdım.
“Evlat Katili Anne-Babalar” başlıklı makalemi okuyan genç bir gazeteci, 23 yaşında intihar eden bir genci yazmış. Daha sonra intihar mektubunu da gönderdi bana.
İntihar eden genç 17 yaşında aşkından yanarak hayatına son vermemiş. Sınavlardan bunalıp intihar edenlerden hiç değil. Erkekler için hayatın “zor” zamanlarından biri olan askerlik görevini yeni bitirmiş, hayata atılmaya hazır, 23 yaşındaki bir gencin intiharı bu. Hem de ailenin “tek” çocuğu. Çevresi tarafından parmakla gösterilen, efendi, saygılı bir genç.
Böyle bir evlada sahip anne-babanın, çocuklarını tavanda asılı gördüğü zaman neler hissettiğini yazabilecek bir kelime bulamıyorum.
“Sevginin ne olduğunu bilseydim belki de şu an bu satırları yazarken bu kadar bocalamazdım. Hatayı nerede yaptım diye binlerce kez sordum, kendime…” diye başlıyor veda mektubu.
Çözüm, gözlerini kapat ve sonsuz bir uykuya dal dedi içim… Defalarca olmaz ben akıllı bir insanım desem de içimden, o kadar yorulmuştum ki artık yaşamdan vazgeçmem gerek diye düşündüm.
…ve mektubu şöyle bitirmiş;
…ne olur ben uyurken, ağlama anne, ne olur. Babam, başını eğdiğim için beni affet…
Elveda demenin bu kadar acı vereceğini hiç düşünmemiştim.
Anne; Artık yollara bakma geleceğim diye, çünkü teskeresiz bir askerlik bu…
Son kez ellerinden öpmek için neler vermezdim.” Oğlunuz
Mektubun tamamını yayınlamayacağım. Ancak mektubu okurken “neden?” sorusuna kafam çok takıldı.
Saydım, tam 10 kez “neden?” diye sorarak devam ediyor mektup. Son sözlerini yazarken sürekli “neden” diye soruyor genç. Belki de bu “neden”lerin cevabını verebilse, hayatına son vermeyecekti.,
Neden? Neden? Neden?
Sahi insan neden intihar eder?
Dünyada ortalama olarak her 3 saniyede 1 kişi intihar girişiminde bulunmakta; her 40 saniyede 1 kişi intihar sonucu yaşamını yitirmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü, 2000 yılında tüm dünyada yaklaşık bir milyon kişinin intihar sonucu kendi yaşamlarına son verdiğini tahmin etmektedir.
Yine Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, son 45 yılda tüm dünyada intihar oranları % 60 artmıştır. İntihar, günümüzde tüm ülkelerdeki ölümlerin ilk 10 nedeni arasında sayılırken; Amerika Birleşik Devletleri’nde 8. sırada yer almaktadır. Yine ABD’de 15-24 yaş arası ölümlerin üçüncü önemli nedeni intihardır. Ve bizler bu zamanı “medeniyet” olarak adlandırıyoruz. “Uygar dünyanın haline bakın! “Cinnet uygarlığı” sanki.
Batılılaşıyoruz ya!
Her şeyimiz onlara benzemeye başladı. İntiharlarımız da arttı.
“Batılılaşma adına batırılan bir medeniyetin çocuklarıyız” maalesef.
“Hayatın anlamı ne?” sorusuna cevap veremeyen bir ruhun çektiği acıları, “neden?” sorusuna cevap veremeyen bir ruhun bedene yük olduğunu gördüm intihar mektubunun satırları arasında.
Çocuklarımızı, öğrencilerimizi eğitirken onlara, hayatın anlamını, dünyaya niçin geldiğimizi de öğretmek zorun da değil miyiz?
Hayat anlamsız gelince, yaşamakta anlamsız geliyor gençlere…
Sait Çamlıca
Eğitimci – Yazar