Millette hizmet etmek için milletten aldıkları destekle koltuklara oturanlar, milletin parasını terör örgütlerine aktarmaya başlayınca, devlet tedbir aldı. Belediye Başkanlıklarına Kayyum atama süreci, devletin tüm sabrını zorlayan, milletin öfkesine sebep olan olaylar sonrasında gerçekleşti.
Güneydoğu Anadolu başta olmak üzere, birçok Belediye Başkanlıklarına Kayyum ataması yapıldı. Bu atamalar yapılmadan önce de defalarca bölgede konferanslara gittim, Kayyum atamalarından sonra da gitmeye devam ettim. Gördüğüm en önemli fark, Belediye hizmetlerinde yaşanan devrim gibi değişimler oldu. Canla başla çalışan Kayyum Belediyeleri görmek, hem ülkem hem bölge adına beni umutlandırdı.
PKK’ya hizmet eden Belediye Başkanlarının ihanetlerini dinleyip, atanan kayyumların yaptıkları hizmetleri görünce, devletin Kayyum atamakla ne kadar doğru bir karar verdiğini daha iyi anladım.
Bazı şehirlerde öyle büyük projelere şahit oldum ki, yüz yıl boyunca ihmal edilen hizmetler yapılırken, gelecek yüz yıla damga vuracak eserler ve çalışmalar yapıldığını gördüm.
Bu güzel çalışmaları yapan, bu çalışmalarda emeği olan herkese teşekkür ederken, iki önemli noktayı da hatırlatmak zorundayım.
- Gönül köprüleri kurulmalı
Şehirleri ne kadar güzelleştirirsek güzelleştirelim, o şehirlerde yaşayan insanların yüreklerine dokunamazsak, emeklerimiz yeniden zayi olabilir.
Kaldırımları ve caddeleri altın ve gümüş kaplamlarla bile döşeseniz, o kaldırımlarda yürümez, o kaldırımlarda yürüyenlerle tokalaşmazsanız, milletin kalbine giremezsiniz.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan istese, Ankara’da ki makam odasından dışarıya hiç çıkmaz. Tüm televizyon kanallarını ve gazetecileri yanına çağırıp, söyleyeceklerini canlı yayınlarda söyler, manşetlere yazdırır. Ancak tüm yoğunluğuna rağmen, şehir şehir, meydan meydan gezerek milletin yüreğine dokunuyor. Çünkü biliyor ki, ne kadar çok hizmet ederseniz edin, ne kadar çok yol yaparsanız yapın, gönüllere giden yolu ihmal ederseniz, millet şehirlere yaptığınız yoları görmeyebilir. Gönül köprüsünü tokalaşarak, gözlerinin içine bakarak kurmazsanız, boğazlara yaptığınız köprüleri görmüyorlar. Cumhurbaşkanımızın bu tavrını, Kayyum olarak çalışan tüm yetkililer örnek almalı.
Sokaklarda Terör tehlikesi olduğu gerçeği, bu hakikati değiştirmiyor. Millete hizmet eden herkesi tehdit ediyorlar. Tehdit edenlerden korkup sokağa çıkmayanlar, tehdit edenlere boyun eğmiş olurlar. Hiçbir bürokrat veya Kayyum, Cumhurbaşkanımız kadar tehdit edilmiyor. Cumhurbaşkanımız kadar tehdit alan, suikast girişimi yapılan başka bir bürokrat yok. Bu tehditlere rağmen Cumhurbaşkanımız milletin arasında ve milletle yürümekten asla vazgeçmiyor.
- Gençlik ihmale gelmez
Gençliği ihmal eden geleceğini imha etmiş olur. Şehirleri güzelleştirmek için çalışan Kayyum Belediye Başkanlarının en çok ilgilenmeleri gereken kitle, gençlerdir.
Kayyum atanan bazı illerde ki öğrenci sayısını hatırlatayım: Diyarbakır’da 500 bin, Van’da 320 bin, Mardin’de 250 bin, Şırnak’ta 200 bin, Batman’da 180 bin, Siirt’te 100 bin, Hakkari’de 80 bin civarında öğrenci var.
Bu rakamlara okula gitmeyenler dahil değil. Bu öğrencilerin en küçüğü 6, en büyüğü 18 yaşında. On yıl sonra bu öğrencilerin en küçüğü 16 yaşında olacak. Bu on yıl içerisinde bu öğrencilere sahip çıkamazsak, birileri yine bu çocukları kötü emellerine alet edecek ve yapılan hizmetler boşa gidecek. Bu gençlerin elinden devlet tutmazsa, PKK veya FETÖ gibi hain başka bir örgütün eline düşecekler. Herkes biliyor ki, kim gençlerin yüreğine dokunursa, geleceğe onlar yön verirler.
Lise yıllarımızda, 12 Eylül sürecini yaşamış büyüklerimizin anlattıklarının tesiriyle olsa gerek, Asker ve Polisten korkardık. O yıllarda, şehir merkezlerinde Polis, köylerde Jandarma Kahvehanelerde arama yapardı. Ne zaman ki birkaç polis ile masa tenisi oynayıp, ilçemizde komutanlarla çay içtik, Polis ve Asker korkumuzu yenmiş, onlara bakış açımız değişmişti.
Bu hatıramı anlatma sebebim, en üst mülki amir olan Kayyumlara, gençlerin gönüllerini kazanmanın yollarından birini göstermektir. Okul ve çevresinde güvenlik tedbiri alan emniyet personeli, gençlerle iyi diyalog kurar, onlarla top oynar ve kalplerini kazanırsa, PKK gibi alçak örgütlerin yıktığı gönül köprülerini yeniden inşa edebiliriz.
Bu yazıyı, yıllar önce kaleme aldığım ‘Şehrin İmarından Neslin İhyasına Belediyecilik’ başlıklı makalemden bir söz ile bitireyim:
Şehri imar ederken, nesilleri ihya etmeyi ihmal ederseniz,
ihmal ettiğiniz nesil, imar ettiğiniz şehri imha eder.
Sait ÇAMLICA
Eğitimci-Yazar