Bir il müftüsü ile yemek yerken, “Hocam, sürekli sefer halindeki bir insanın namazlarını cemetmesi caiz midir?” diye sormuştum. İl müftüsünün verdiği cevap, beni hem güldürdü hem düşündürmüştü. “Caizdir ama ben sana ‘caiz’ diye fetva vermem” dedi. Şaşırmıştım. Nedenini sorunca, söyledikleri ile mahalle baskısının, hakikatin ortaya çıkmasında ne kadar engel olduğunu bir kez daha anladım.
‘Ben sana caizdir diye fetva versem, sen yarın bir köşe yazısı yazarsın. Yazdığın yazıda, “Falanca il müftüsüne sordum, caizdir dedi” diye benden bahsedersin. Ondan sonra benim başıma üşüşürler. Beni milletle ve medya ile uğraştırma!’ dedi müftü arkadaşım.
Yıllar önce bu konuşma geçmişti aramızda. Aslında benim böyle bir soru sormama sebep olan şey, kendi yaşadığım yolculuklardı. Sürekli konferanslara gitmek için yollardaydım. Yaz aylarında sıkıntı olmasa bile, kış aylarında namazı zor yetiştirdiğimiz veya yetiştiremediğimiz oluyordu. Anadolu seyahatlerinden bahsetmiyorum sadece. İstanbul gibi, trafiğin ve hayatın yoğun olduğu şehirlerde yapılan yolculuklar, benzer sıkıntılara sebep oluyor. İster kendi aracınızla yolculuk yapın ister belediye otobüsünü kullanın. Kalabalık şehir trafiği ve kış günleri, beş vakit namaz kılan insan için aksamalara sebep oluyor.
Masa Başında Namaz!
Namazların sadece hac mevsiminde değil, özel şartlarda bile cemedilebileceğini televizyon ekranında anlatan hocalardan birisi, yaşadığı bir hatırasını anlatmıştı. İki ilâhiyat profesörü arasında geçen konuşma hem eğitici hem düşündürücü:
“Ben yıllar önce yine bu konu sorulduğunda, namazları cemederek kılabileceklerini anlatmıştım. Üniversiteye dönünce bir meslektaşım, bu konuları uluorta söylediğim için bana kızmış ve tamam biz bunu zaten biliyor ve uyguluyoruz. Namazları cemediyoruz. Ancak halkın karşısında bunu söyleyip insanları tembelliğe alıştırıyorsun!” demişti.
Ben kendisine sinirlenip dedim ki: “Bana bak hocam! Biz seninle sıcak odamıza sabah girip akşam çıkıyoruz. Takım elbise ile akşam ediyor, kravatımızı yatarken çıkartıyoruz. Alt katta yemek yiyor, çayı masamıza getirtiyoruz. Bu rahatlığımıza rağmen, zaman zaman namazları cemediyoruz.”
“Biz bu rahatlıkta namazları cemetme fetvasını kullanıyoruz da her gün inşaatlarda çalışıp, sadece öğlen molasında kendisine zaman ayırabilen bir insanı neden ikindi vakti sıkıntıya sokuyoruz. Bırak onlar da kısa kış günlerinde namazları cemetme haklarının olduğunu bilsinler.”
“Biz özel araçlarımızla işe gelip gidiyoruz. Akşam çıkışta trafiğe yakalanmayalım diye erken veya trafik vardır diye geç çıkabiliyoruz. Ancak mesai saatlerinde trafikte olmak zorunda olan, öğlen molası dışında kendisine zaman ayıramayan insanlar var. Biz bu rahatlıkta cemetme hakkımızı kullanırken, o insanların bu gerçeği bilip kullanmasına engel olmamalıyız.”
Her ikisi de İlahiyat profesörü olan hocalar arasında geçen bu konuşma, din adına toplumun önünde durup konuşan herkesin, önce toplumu okumaları gerektiğini bana bir kez daha hatırlattı.
Bu konuyu küçük bir grubun olduğu bir ortamda konuşmuştuk. Gençlerin birçoğunu tanımıyordum. İçlerinden bir tanesi, “Hangi cesaretle bunları anlatırsınız? Ehli sünnet alimlerinin böyle bir fetvası yok. İmamı Azam’dan daha çok bilginiz mi var?” diye beni eleştirmişti. Bu cümleyi defalarca duyduğum için şaşırmadım. “İmam-ı Azam dahil, hangi İslam âlimi, trafiğin bu kadar yoğun olduğu bir şehirde yaşadı ki?” diyerek gençleri düşünmeye davet ettim.
Kolaylaştırın!
Beş vakit namaz kılmak, güne Allah (c.c.) ile başlayıp, gün içerisinde yaratıcısını unutmamak ve gün biterken Allah (c.c.)’a secde ederek günü tamamlamaktır. Kısa kış akşamları, özellikle kalabalık şehirlerde beş vakit namaz kılan insanları sıkıntıya sokuyor. Büyükşehirler, kalabalık insan kitlelerinin bir sürü gibi gidiş gelişlerin yaşandığı yerlerdir. Günümüzde en çok okunan ilmihallerin yazarları, böyle kalabalık bir şehir ve trafik asla görmemiş, böyle bir ortamda asla yaşamamıştır.
Israrla, “Hac mevsimi dışında cem yapılmaz” diyen hocalara sormak isterim, “Namazı trafik yüzünden kaçırmak mı doğru, cemederek namazı riske atmamak mı?” Beş vakit namaz kılan bir insan, boğaz köprüsünde arabayı kenara çekip namaza mı duracak? Otobüsten inip köprü kenarında namaz mı kılacak?
İslam, hayatımızı düzene sokmak, kolaylaştırmak ve güzelleştirmek için vardır. Allah (c.c.)ın dini, hayatımızı kolaylaştırmak için varken, bazı hocaların anlattıkları din hayatımızı zorlaştırıyor.
“Kolaylaştırın! Zorlaştırmayın!” ana prensibini, sadece kendisi için kullanıp sıcak çalışma odasında bile namazlarını cemettikleri halde, toplumun diğer kesimlerini bu konularda aydınlatmayan hocalara, Allah (c.c.) insaf duygusu versin.
Sait ÇAMLICA
Eğitimci – Yazar