Tarikatlar hep efsane, uydurma keramet, daha doğru bir ifadeyle ‘palavralar’ üzerine inşa ederler kendilerini. Nasıl olsa kimse uydurdukları yalanın aksini ispat edemiyor. Hele de bir yalan tutmuşsa, o yalanı köpürterek anlatmaya devam ediyorlar.
Şeyh sandıkları kişileri anarken kullandıkları sıfatlara bir bakın; Nurcular Said Nursi için Bediüzzaman, Menzil ekibi Muhammed Saki Erol için Gavs, Süleymancılar Süleyman Hilmi Tunahan için Üstaz, İsmailağa ekibi Mahmut Ustaosmanoğlu için Asrın Müceddidi diyorlar. Fethullahçıları artık herkes biliyor. Onlara kalsa Pensilvanya’da yaşayan ‘yılan’ Kâinat İmamıydı! Yerseniz diyeceğim ama yiyen çok maalesef.
Kendilerini topluma kabul ettirmek için uydurdukları palavralar, liderleri için uydurdukları kerametlerden aşağı kalmıyor. Gençlik yıllarımızda Fatih bölgesine gidince, İsmailağa camisinin yanındaki çay ocağında çay içerdik. Birkaç kitapçı gezdikten sonra oradan ayrılırdık. Bir seferinde oralarda hocalık yapan bir tanıdığımız bizi İsmailağa camisinin arka sokaklarına götürüp, oradan bize patrikhaneyi göstermişti. Kendilerinin bu Patrikhaneye karşı o bölgeyi koruduklarını ima eden birçok hikâye anlatmıştı.
Belki kırk yıldan fazla bir süredir aynı palavrayı anlatıyor İsmailağa ekibi. Onlara kalsa, İsmailağa cemaatini, Patrikhaneye karşı bir sigorta olarak devlet oraya yerleştirmiş. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti, İstanbul Fatih ilçesi sınırlarında bulunan bir patrikhaneyle baş edemeyecek ve İsmailağa ekibine muhtaç olacak öyle mi? Yer misiniz? Yiyen çok maalesef…
Türkiye’nin birçok ilinde kiliseler var. En çok kilise bulunan il İstanbul’dur. Sadece İstanbul’da 150’den fazla kilise var. Nevşehir’de 90’dan fazla kilise olduğunu bu yazıyı hazırlarken öğrendim. Gümüşhane’de 78, Mardin’de 69 Kilise olduğunu da bilmiyordum. İsmailağa ekibi, kendi camilerine yakın olan kiliseden başka bir kilise yok mu sanıyor? Bana sorarsanız her şeyin farkındalar ama tutmuş bir palavra varken, o palavranın ekmeğini yemeğe devam ediyorlar.
Menzil Palavrası
İsmailağa ekibi, kendisini Patrikhaneye karşı sigorta olarak gösterirken, Menzil ekibi boş durur mu? Menzilcilerin en büyük palavralarından birisi de, PKK terör örgütüne karşı bölgede sigorta işlevi yerine getirdiklerini iddia etmeleridir. Adıyaman’ın bir köyünde saltanat süren Gavs sandıkları kişi, PKK terörüne karşı devlet desteği ile oralardaymış! Bu palavraya inanan var mı? Var maalesef.
Güneydoğu Anadolu bölgesinde 40 yıllık PKK terör örgütünü Menzil ekibi değil silahsız hava araçları (SİHA) bitirmiştir. Gavs değil İHA ve SİHA sayesinde PKK terörü bitmiştir. Her zaman yaptıkları gibi kendilerine pay çıkartmayı severler.
Hangisi Daha Zararlı?
Fethullah Gülen’in Müslümanlara verdiği zararı hiçbir papaz vermemiştir. FETÖ örgütünün Müslümanlara vurduğu darbeyi hiçbir ‘kilise yapılanması’ vuramamıştır. Çünkü papazların boynunda Haç ellerinde İncil olur. Bu görüntüleriyle Müslümanları kandıramazlar. Fethullah Gülen’in yetiştirdiği ekibin boynunda cevşen elinde Risale vardı. Kiliseye değil camiye gidiyordular. Müslüman çocuklarını, batıya hizmet eden piyona dönüştüren, papazlar mı oldu Fethullahçılar mı?
Benzer bir hikâyeyi Adnan Oktar ve ekibiyle yaşamadık mı? Adnan Oktar ve ekibinin boynunda Haç elinde İncil yoktu. Hepsinin elinde Yahudi ve Masonlara karşı Müslümanları uyaran kitaplar vardı ilk yıllarda. Daha sonra Evrim teorisi ve Darwin aleyhinde kitapları sürüldü piyasaya. Kitaplarının içinde İncil’den pasajlar değil, Kuran’dan ayetler vardı. Müslümanları kandırmak için ideal yöntem budur işte. ‘Evrim teorisini çökertti’ diye reklamı yapıldı yıllarca. Evrimin ne olduğunu bile bilmeyen, bilgisayar başında süslü resimlerle hazırlanmış kitaplarıyla saltanat kuran adamı, Adnan Hoca diye millete pazarladılar.
Fethullahçılar mı Müslümanlara daha çok zarar verdi, Kilise papazları mı? Adnan Oktar ve ekibi mi Müslümanlara daha çok zarar verdi, Masonlar mı? Papazlıklarını gizlemek için papazlara, masonluklarını saklamak için masonlara laf söylemiş olamazlar mı? Soru biçiminde bir cümle kurduğuma bakmayın. Cevabını hepimiz biliyoruz.
FETÖ ve Adnan Oktar ile ilgili yazdıklarımı okuyunca ‘aynen öyle’ diyenler, İsmailağa ekibinin Patrikhane palavrasını göremiyor mu? Saltanatını gizlemek için Evrim’i kullanan Adnan Oktar’dan bir farkı yoktur, din tüccarlıklarını Patrikhane palavrasıyla örtbas eden ismailağa ekibinin.
Hangi Papaz?
Patrikhane’de görevli bir Papaz ‘Kız çocuklarınızı okutmayın! ‘Kız çocuğunun orta mektepte, lise de işi yoktur’ deseydi, Müslümanlar bu papaza inat kızlarını okutmak için uğraşırdı. ‘Şerefsiz papaza bak! Müslüman kızların cahil kalmasını istiyor’ diye hakaret bile ederdiler. Müslümanlara dönerek ‘sakın kızlarını okutmayın!’ diyen bir papaz var mı bilmiyorum, ancak millete şeyh diye anlatılan Mahmut Ustaosmanoğlu yıllarca bunları anlattı. ‘Kızını doktor olarak yetiştirmek Allah’a savaş açmaktır’ diyen bir papaz duymadım. Ancak Mahmut Ustaosmanoğlu bunu yıllarca söyledi.
Mahmut Ustaosmanoğlu başta olmak üzere, İsmailağa ekibinin yetiştirdiği sarıklı, cübbeli, hoca kılıklı adamların Müslümanlara verdiği zararı, hiçbir Papaz veremezdi. Patrikhane meselesi, din tüccarlıklarını örtbas etmek için uydurup kullandıkları bir palavradır.