“İlmi, İslamî ilim ve beşerî ilim diye ikiye ayırmak, iman tazelemeyi gerektirir.” sözünü ilk duyduğumda çok şaşırmıştım. Söz ile kastedileni anlayınca çok mutlu oldum. Bu yazının konusu, bu sözden ne anladığım ve bu sözün bana nasıl bir yol çizdiğidir.
Bu konuyu işlerken, son yıllarda çok beğendiğim bir hikâyeyi, aklımda kaldığı kadarı ile yazarak başlayacağım.
Gezgin bir Bilge Adam, gittiği yerlerde halkı etrafına toplar, onlara hayata dair nasihatler edermiş. Bir köy kahvesinde kısa bir sohbet ettikten sonra, soru cevap faslı başlamış. Genç bir delikanlı “Bize sevgiden bahsetsene!” demiş. Bilge Adam başlamış anlatmaya. “Ya aşk?” diye lafa girmiş başka bir delikanlı. Bilge Adam aşkı, aşk ahlâkını, Hz. Yusuf kıssasını, Züleyha’yı anlatmış uzun uzun.
Yeni evli bir genç evlilik hakkında sorular sormuş. Evliliği, aileyi, çocukları ve imtihanı anlatmış Bilge Adam.
Köyün bakkalı “Alışveriş ve ticaretimiz nasıl olmalı?” diye sorunca, ticaret ahlâkından, helâl para kazanmaktan, infak etmekten bahsetmiş Bilge.
Köyün öğretmeni “Eğitim!” diye lafa girince, eğitimden, çocuklardan, sabırdan bahsetmiş Bilge Adam.
Adam o kadar güzel anlatıyormuş ki, kahvede bulunan herkes bir şeyler sormuş. Bilge Adam dilinin döndüğünce anlatmış bildiklerini. Anlattıklarını güzel sözlerle ve anlamlı kıssalarla besleyen, zaman zaman espri yaparak sohbeti tatlandıran Bilge Adam, doyumsuz bir akşam yaşatmış köy halkına.
Konuşmasının sonuna doğru kahve sahibi “Bize biraz da dinden bahset!” deyince Bilge Adam “Bahsettim ya! Sen beni dinlemiyor musun?” demiş.
Tek Kanatlı Kuş
Maalesef “Dinî kitap okuyalım.” düşüncesiyle, eğitim, psikoloji, felsefe, tarih gibi kuşun diğer kanadı olan ilimleri ihmâl etmiş olmanın bedelini çok ağır ödüyor İslam coğrafyası. Kuran, Tefsir, Siyer, Hadis, Fıkıh, Kelam gibi sadece dinî (!) kitaplar okumak, tek kanatlı bir kuşu uçurmaya çalışmaktır.
Gençlik yıllarımdan bu yana kitap okumayı seven birisiyim. İmam Hatip yıllarında okuduğum kitaplar genelde temel kaynaklar ve roman ağırlıklı oldu. Daha sonra kitap aramaya ve seçmeye başlayınca, çevremdeki büyüklerim bana bir ölçü verdi. Ölçü şöyleydi. “Eline aldığın bir kitabın giriş sayfasında Arapça besmele yazmıyorsa, o kitap okunmaz.” Birkaç yıl bu ölçüye göre kitap okudum. Bu ölçünün (!) zihin dünyamı nasıl daralttığını anlamam uzun sürmedi.
Üniversite yıllarında farklı kitaplar okumaya başladım. Eğitim, tarih, psikoloji, sosyoloji, iletişim gibi farklı türlerden kitaplar okuyor, dini kitaplar okumayı da asla bırakmıyordum. Okumak, öğrenmek ve etrafımı gözlemlemek, hayata bakış açımı sürekli geliştirdi.
İslam tarihine damga vurmuş olan Alimlerin hayat hikâyelerini mutlaka inceleyin. Ne okumuşlar? Hangi eğitimleri almışlar? Uzmanlık alanları ne? İncelediğiniz zaman iki kanatlı kuş yetiştirdikleri için uçabildiklerini ve Müslümanlara yön verebildiklerini fark edeceksiniz. Dinî ilimler başlığı altında bildiklerimizi öğrendikleri kadar, tıp, astronomi, felsefe, matematik başta olmak üzere, sosyal bilimler alanında da çok ciddî okumalar yaptıklarını göreceksiniz.
Okumak İbadet midir?
“İbadet etmek denilince aklınıza ne geliyor?” sorusunu ortaokul ve lise öğrencilerine genelde sorarım. Beklediğim cevabı alırım genelde. “Namaz kılmak, oruç tutmak, hacca gitmek, zekât vermek vs” diye cevap veriyorlar. Öğrencileri düşündürmek istediğim noktaya getirebilmek için “Ders çalışmak ibadet midir?” sorusunu soruyorum.
Bu soru karşısında öğrencilerin bir kısmı duraklıyor. Kimisi din dersi çalışmanın ibadet olduğunu savunurken, kimileri de bütün derslerin ibadet olduğunu söylüyor. Konuyu daha güncel örneklerle anlatabilmek için başka bir soru daha soruyorum.
“Yaprak testi çözmek ibadet midir?”
Bu soruya birçok farklı cevap almakla beraber, öğrencilerin önemli bir kısmı susmayı tercih ediyor. Öğrencilerin düşünmeye başladığını görünce, “Ameller niyete göredir.” hadisini hatırlatıp, konuya dair düşünce-mi şöyle anlatıyorum.
Dinimizin ilk emri “oku” diye başlar. İlim tahsil etmek konusunda birçok Hadis olduğu gibi, düşünmek, aklını kullanmakla ilgili birçok ayet var. “İlim Çin’de bile olsa alınız” diye ashabına nasihat eden Peygamberimiz, Çin’de “İslami ilim” diye sınırlandırdığımız ilimlerin olmadığını biliyordu.
Şayet bir öğrencinin niyeti okuyup insanlığa faydalı bir Müslüman olmak ise, ders çalışması da ibadettir, yaprak testi çözmesi de. Şayet bir öğrencinin niyeti hava atmak ve gösteriş yapmak ise namaz kılması bile ibadet değildir.
Okuyun!
Kendi gelişim sürecimde yaşadıklarımı, öğrencilerimle ve arkadaş çevremle paylaşıyorum. Tek taraflı veya tek tür kitaplar okumanın insana nasıl bir at gözlüğü taktığını, yaşayarak öğrendim. Tek kanatlı bir kuşu uçurmaya çalışanların, uçamayan kuşu (!) suçlamaya hakkı yoktur.
Okuyun gençler, okuyun!
Okurken sakın tek kanatlı bir kuş büyütmeyin!
Unutmayın ki, ilmin kuşu çift kanatlıdır.
Sait Çamlıca
Eğitimci-Yazar