Elleriyle yaptığı heykele âşık olan heykeltıraşların hikâyeleri vardır tarihte. El emeği göz nuru eseriyle konuşmaya başlar heykeltıraş, belli bir zaman sonra. Eserini kutsamak Âdemoğlu’nun en kadim zaaflarından birisi olsa gerek.
Gemisini Kutsayanlar
“Günah deryasında boğulan insanları kurtarmak için, herkes elinden geleni yapsın.” cümlesi ile özetlesem, mezhep, cemaat, tarikat, vakıf, dernek, parti gibi gruplara, bakışımı daha rahat anlatırım.
Her Müslüman önce kendisinden sorumludur. Ancak “kendine Müslüman olmak’” İslam’ı anlamamaktır. “Gemisini kurtaran kaptan” gibi yaşamak, Kur’an’ın inşa etmeye çalıştığı Müslüman tipini doğru okuyamamaktır. Önce kendisinden sorumlu olan Müslüman, çevresinden de sorumludur. Elinin uzandığı yeri temizlemek, temizleyemediği yerler için üzülmek, Müslüman karakterinin şiarlarındandır.
Kendini ve çevresini günah denizinden korumak isteyen Müslüman, bunu bazen bireysel olarak yapar, bazen belli bir grup ile çalışır. Grup psikolojisine ihtiyaç duyan Müslüman, istediği grupla birlikte hareket edebilir. Cemaat ile namaz kılmak, tek başına Cuma namazı kılınamaması, birlik içerisinde olmamız gerektiğinin göstergelerindedir. Ancak bu gerçeği, “Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır!” yalanıyla besleyip, mutlaka bir cemaate veya lidere bağlanmak zorundaymışız gibi yorumlayanlara, asla katılmıyorum.
Buraya kadar bir sorun yok. Ancak sorun buradan sonra başlıyor. Günah deryasında boğulan insanları kurtarmak için, içinde yolculuk yaptığı gemiyi, insanlığı kurtaracak tek gemi zannediyorlar. Hedeflerini unutup gemiyi / yöntemi kutsamaya başlıyorlar. Gemilerini kutsamaya başlayanlar, insanlığı kurtarmak için harcamaları gereken enerjiyi, gemiyi korumak için harcamaya başlıyorlar. Bu öyle bir psikoloji ki, içinde oldukları gemi batınca insanlık boğulacak sanmaya başlıyorlar.
“Mezarlıklar, kendilerini vazgeçilmez sanan insanlarla doludur.” gerçeğini unutanlar, kendileri olmayınca kimse çalışmayacak sanıyorlar. Mezarlıklar, sadece kendisini vazgeçilmez sanan insanlarla dolu değil. Aynı zamanda kendisini vazgeçilmez sanan cemaatlerle, tarikatlarla, vakıflarla, derneklerle, siyasi partilerle doludur aynı zamanda.
Gemi Kaptanları
Geminin içinde, “insanlar günah denizinde boğulmasın.” diye çalışan samimi insanların gayreti ve gemiyi kurtarma isteklerini anlarım. Ancak gemi kaptanlarının, kendi inşa ettikleri gemiyi, insanlığı kurtaracak tek gemi sanmalarını ve bu propagandayı gemideki görevlilere yapmalarını asla kabul edemem.
Bunu yaparken, en kutsallarımız olan Kur’an ve Peygamber Efendimizi kullanmalarına, hiç tahammül edemiyorum. Birçok Kur’an ayetinin kendi yöntemlerine / gemilerine işaret ettiğini, öyle ballandıra ballandıra anlatıyorlar ki, dinleyenler, Kur’an’ın bütün âyetlerinin kendilerine işâret ettiğini sanıyor. Peygamberimizin kendilerini desteklediğini, rüyalara girerek onlarla aynı gemide olduğunu, öylesine sık anlatırlar ki, bilmeyen hayran kalır, bilen “yazıklar olsun” der.
Peygamberi Rüyasında Gören Sarhoş!
Aklımda kaldığı kadarıyla anlatayım olayı. Yaşanmış bir olaydır. Sarhoşun birisi, namazdan çıkan muhterem bir komşusunun yolunu kesip “Dün gece rüyamda Peygamber Efendimizi gördüm!” der. Sarhoşluğu ile meşhur komşusunun ağzından bunu duyan amca, “Ne güzel işte evladım! İnşallah sen de bu günahtan kurtulup, rüyanda gördüğün peygamberimize iyi bir ümmet olmak için çabalarsın” der.
Sarhoş “Ne gerek var be amca? Bu sarhoş halimle bile rüyama girdiyse ben zaten kurtulurum” deyince, cami kapısındaki hacı amca öyle bir cevap verir ki, peygamberimizi, kendi gemisine adam toplamak için kullananları, yerin dibine sokacak cinstendir.
“Evladım! Değil peygamberimizi rüyanda görmek, canlısını bile görsen, böyle bir hayat yaşadığın sürece, sana bir faydası olmaz. Eğer peygamberimizi görmek insanı kurtarmaya yetecek olsaydı, Ebu Leheb kurtulurdu. Kur’an’da lanetlenen Ebu Leheb, peygamberimizi canlı olarak gördüğü hâlde, ona bir faydası olmadı ki, rüyasında görenlere bir faydası olsun.”
“Şeyhimiz rüyasında Efendimizi gördü.” diye başlayan cümleleri kuranlar, gemilerine adam toplamak için kimi kullandıklarının farkındalar mı?
Gazetelerine, dergilerine abone bulmak için “Peygamberimizi rüyasında görenler var. Gazeteye abone bulduğumuz için bize dua ediyormuş.” sözlerini yayarak, abone çalışmalarını hızlandırmaya çalışanlara karşı nasıl suskun kalayım?
“Peygamberimizi rüyasında görenler var. Türkiye’nin meselesini bize bıraktı.” cümlesini kuran hocaların videolarını, internette izleyebilirsiniz.
Kendi inşa ettikleri geminin, nasıl çalışmalar yaptığını millete göstermek için yaptıkları Türkçe Olimpiyatlarını anlatırken: “Efendimiz Türkçe Olimpiyatlarının yapıldığı yeri ziyaret etti.” diyenlere cevap vermeyeyim mi?
Bu örnekleri okurken, aklınıza sadece gündemde olan cemaat lideri ve ekibi geliyor, diğerlerinin benzer hatalarını görmemeye devam ediyorsanız, paralel din inşa edip İslam’a hizmet etme perdesi arkasında kendine hizmet ettiren diğer din tüccarlarını göremezsiniz.
Hatalar tekrar etmeye devam ettikçe, tarih de tekerrür etmeye devam eder.
Sait Çamlıca
Eğitimci-Yazar