“Dini yorumlarımızı güncellemeliyiz” cümlesi 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı makamından dillendirilince, günlerce tartışma konusu yapılmıştı. Piyasa vaizi olarak bilinen bazı hocaların, değil İslam’a insana bile yakışmayan yorumları, İslam’ın bir emri gibi anlatması üzerine tartışmalar çıkmış, bu tartışmalar üzerine bir toplantı esnasında Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan güncelleme çıkışı yapmıştı.
Bu çıkış aslında yüzyıllardır yapılan fakat her seferinde üzeri örtülen bir tartışma konusudur. Yüz yıl önce İstiklâl Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy “Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam’ı” derken kastettiği şey, tam olarak buydu. Din adına yapılan yorumlar verilen fetvalar güncellenmeli. Geçmişin fetvaları ve yorumlarıyla günümüz sosyal problemlerine çare bulamayacağımızı, tam aksine çare olarak sunulanların sorunu büyütmekten başa bir şeye yaramadığını söyleyen yüzlerce alim oldu tarihimizde.
Bu tartışmanın başladığı hafta, geleneksel din dilini savunan tarikat kafalı hocalar hemen toplantılar yaptılar. Medyaya yansıyan fotoğrafta Ahmet Mahmut Ünlü, İhsan Şenocak, Nureddin Yıldız, Muhammed Emin Yıldırım gibi geleneksel din dili ile sohbet yapanlar bir arada görünüyordu. Medyaya yansıyan fotoğrafta bu isimler vardı. Bir sivil toplum kuruluşu başkanı olan Bülent Yıldırım ve birkaç gazeteci de vardı o karede. Arka planda neler konuşuldu tartışıldı pek bilinmiyor. Sosyal medyada yapılan tartışmalar “Kur’an güncellenemez” noktasına taşındı. İşi öyle bir noktaya getirdiler ki, sanki Kur’an ayetlerini değiştirmeye çalışıyorlar izlenimi verdiler. Bu tartışma Ankara’ya nasıl yansıtılmışsa, bir hafta sonra yine Cumhurbaşkanı tarafından yanlış anlaşıldığına dair bir açıklama yapıldı. Keşke bu tartışma çok daha uzun süre devam etseydi. Ama maalesef 2018 yılından sonra, en azından benim takip edebildiğim kadarıyla, üst düzey bir açıklama yapılmadı.
Güncelleme Nedir?
Dini yorumların güncellenmesi demek, Kur’an ayetlerinin yok sayılması demek değildir. Bunu aklı başında olan herkes bilir ve anlar. Kastedilen şey çağın ihtiyacına göre yeni fetvalar verilmesi gerektiğidir. Ayrıca geçmişte verilmiş fetvaları mutlak gerçekmiş gibi topluma anlatmanın yanlış olduğudur. Geçmişte verilen fetvaları din gibi anlatanlar yüzünden, sosyal medyada birçok tartışma yaşanıyor. Güncellenme tartışmasının gündeme gelmesine sebep olan konuşmada bir hoca “Erkek, eşini deşarj olmak için dövebilir” cümlesini kurmuştu. Bu ve benzeri cümleler birçok dini kaynakta yazıyor. Asıl sorun, bu yazılanların sorgulanmadan vaazlarda anlatılıyor olmasıdır. Hangi âlim, hangi hoca olursa olsun, bu ve benzeri cümleleri kitabında yazdı diye bunu kabullenmek en hafif ifadeyle akılsızlıktır.
Güncellemenin önemini anlamayan hocalardan çok çekti Müslümanlar tarih boyunca. Ancak yaşadığımız dönemin başka bir özelliği var. Sosyal medyanın hâkim olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Yaptığınız konuşmaları verdiğiniz vaazları küçük bir gruba vermiyorsunuz. Akla, mantığa, İslam’a aykırı bu tür söylemleri kamera karşısına geçip anlatıyorlar, sonra da bunları kendi sosyal medya hesaplarında paylaşıyorlar. Toplumdan tepki gelince de geri adım atmak zorunda kalıyorlar.
Güncellemeden Nakletme
“İslam akıl dini değil, nakil dinidir” diyen akılsızların Müslümanlara verdiği zararı hiçbir İslam düşmanı vermemiştir. Sağlam kaynak olarak öğrendiği, büyük âlim olarak bildiği insanların kitaplarını okurken, okuduklarını sadece ezberleyen, ezberledikleri üzerine düşünmeyen herkes aynı hatayı yapar. Değil bir âlimin veya müfessirin kitabı veya yorumları, Müslüman, Allah’ın kelamı olan Kur’an’ı okurken bile düşünmek zorundadır. Çünkü Allah kendi anlattığı üzerine bile düşünmeyi emrediyor. Düşünmek farzdır. Düşünmeden nakledenler, aklını kullanmamanın bedelini mahcup olarak, rezil rüsva olarak ödüyorlar.
Kur’an Güncellenir mi?
Kur’an’ın tek bir ayeti eskimedi, eskimeyecek. İnsanlık hangi yüzyılı yaşarsa yaşasın, Kur’an’ın tek bir harfi değişmeyecek. Güncellenecek olan şey, yaşadığımız çağa verdiği mesajdır. Müslümanlara düşen görev, Allah’ın ayetlerini önce anlamak sonra anladıkları üzerine düşünmektir. Tek başına işin içinden çıkamadığı zaman, istişare edip ortak bir karara varmaktır. Allah’ın ne dediğini bilmek yetmez ne demek istediğine de kafa yormamız gerekiyor.
Güncellenmiş Ayetler: İHA ve SİHA
Güncellenmiş ayet denilince benim aklıma İHA ve SİHA’lar geliyor. Batı bize yıllarca İnsansız Hava Aracı (İHA) vermedi. Neden vermediğini herkes biliyordu ama elden gelen bir şey yoktu. Ne zaman ki devletimiz kendi İnsansız Hava Araçlarını yaptı, operasyon gücüne güç katmış oldu. Bir milletin başına gelebilecek en büyük felaket, ülkesini ve topraklarını korumak için düşmanın silahına muhtaç olmasıdır. Muhtaç olmayan bir devlete sahip olmak için çalışmak, her siyasi liderin sorumluluğudur.
Türkiye son yıllarda başarılı birçok askeri operasyon yapıyor. 1980’li yıllardan bu yana PKK terör örgütü ile mücadele ediliyor. PKK ile mücadele dahil birçok askeri operasyonda başarılı olmamızı sağlayan en önemli şeylerden bir tanesi de İnsansız Hava Araçları (İHA) ve Silahlı İnsansız Hava Araçlarımızdır (SİHA). Bu araçları ben güncellenmiş ayetler olarak tanımlıyorum.
“Kuran ayetleri güncellenemez” diyenleri dinleseydik, savaş için Milli Tank, Milli Tüfek, İHA veya SİHA yapmamıza gerek kalmazdı. Besili atlar besleyip (Enfal 60) savaş hazırlığı yapardık. İHA ve SİHA’larımız güncellenmiş ayetin tefsiridir…
Ne demek istediğimi kısaca özetleyeyim: Bedir savaşından sonra nazil olmuş surelerden olan Enfal suresinde, savaş için besili atlar hazırlayın emri var. Bildiğiniz ve bilmediğiniz düşmanlarınıza karşı hazırlıklı olun deniyor ayette.
“Onlara (düşmanlara) karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve cihad için bağlanıp beslenen atlar hazırlayın, onunla Allah’ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve onlardan başka sizin bilmediğiniz, Allah’ın bildiği (düşman) kimseleri korkutursunuz. Allah yolunda ne harcarsanız size eksiksiz ödenir, siz asla haksızlığa uğratılmazsınız” (Enfal / 60)
Ayetin ne dediğini anlamak için Arapça bilmek veya bir meale bakmak yeterlidir. Ancak Müslüman feraseti, ayetin ne dediğini anladıktan sonra ne demek istediğini de düşünüp “asrın idrakine,” ihtiyacına güncelleme yapmak zorunda. Allah kendi kelamı, söyledikleri üzerine düşünmeyi farz kılmıştır.
Düşünmeyen İmamın Komik Hatası
Şehir merkezine çok uzak olan dağ başında bir köye yeni atanan imam, bakmış ki herkes abdest alırken sallanıyor. Önce sadece birkaç kişi bunu alışkanlık edindi sanan yeni imam, herkesin sallanarak abdest aldığını görünce merak etmiş.
“Neden abdest alırken sallanıyorsunuz?” diye sormuş. “30 yıl köyümüzde imamlık yapan hoca bize böyle öğretti. Sen o hocadan daha iyi mi bileceksin?” cevabını alınca iyice şaşırmış. Hangi kitaba baktıysa, kime sorduysa, abdest alırken sallanmakla ilgili bir kaynak bulamamış.
Eski imamın şehir merkezinde yaşadığını öğrenince, ilk fırsatta ziyaretine gitmiş. Durumu sorunca aldığı cevaba iyice şaşırmış. 30 yıl o köyde imamlık yapmış olan emekli hoca, abdest alırken sallanmak gerektiğini iddia ediyor, bunu da Osmanlıca fıkıh kitaplarından öğrendiğini iddia ediyor. Muhtemelen Mızraklı İlmihalidir.
Genç İmam bu abdest alma şeklinin kaynağını görmek istiyor. Emekli İmam raftan aldığı Osmanlıca kitaptan abdest bahsini açıyor. Kitapta “Abdest alırken büzüğünüzü oynatın” yazısını gösteriyor.
Bu yazıyı gören genç imam başlıyor gülmeye. “Ah be hocam! Sen hiç aklını kullanmaz mısın? Burada ‘Abdest alırken yüzüğünüzü oynatın’ yazıyor. Alttaki iki noktanın arasına sinek pislediği için sen ‘yüzük’ yerine ‘büzük’ okumuşsun. Millete yıllarca yanlış öğretmişsin” demiş.
Arapça bilmeyenler için izah edeyim. Arapça “y” harfinin altında iki nokta, “b” harfinin altında bir nokta vardır. İki noktalı “y” harfinin noktaları arasına sinek pisleyince veya çok yakın noktalama yaptığınızda “b” harfi gibi okunur.
Aklını kullanmadan, kaynaklarda yazılı olanı din diye millete anlatan hocalar, akılsızlıklarının bedelini ödemeye devam ederler. Bu hataları yüzünden hem kendilerine yazık ediyorlar hem de din düşmanlarının eline koz veriyorlar.
Sait Çamlıca
Eğitimci-Yazar