Erkeğe Uygulanan Şiddet

“Kadına uygulanan fiziksel şiddete karşı olduğum kadar, erkeklere uygulanan psikolojik şiddete de karşıyım” cümlesini bir sosyal ağ sitesinde paylaşınca, erkeklerin bu konuda ne kadar dertli olduğuna bir kez daha şahit oldum. Aynı cümleyi bir konferansımda dile getirince, salondaki erkekler öyle bir alkışladılar ki, ben de şaşırıp kaldım.

Şiddet denilince herkesin aklına fiziksel şiddet gelir. Şamar atmak, yumruk atmak, dayak atmak, sopayla dövmek gibi fiziki eylemler, fiziksel şiddetin içine girer. Ancak fiziksel şiddet kadar önemli olan bir şiddet yöntemi de “psikolojik şiddet”tir.

İnsanı ruhen yaralayan, yoğun ve sürekli olduğu zaman tüm dengesini bozan, psikolojik şiddettin yaraları, fiziksel şiddet sonucu oluşan yaralar kadar çabuk iyileşmiyor maalesef.

“Kafası kırılan insanın yarası mı daha çabuk iyileşir, kalbi kırılan insanın yarası mı?” sorusunun cevabı üzerine düşünmek gerekiyor.

Bir reklam yayınlanıyordu televizyonlarda. Ev eşyalarını değiştirme konusunda, hanımından zaman isteyen erkeğe eşi “İdare edemem Ahmet! İdare edemem Ahmet!” diye telefonda bağırıyor. Bu reklamda, eşya pazarlamak için kullanılan sahne, maalesef birçok evde yaşanıyor. Özellikle evin sadece erkeği çalışıyor, tek maaş ile geçinmek zorunda olan bir aile ise, ev eşyalarını yenileme konusunda erkeklere yapılan baskı, bir psikolojik işkenceye dönüşüyor.

Ay başını getirebilmek için kredi kartına yüklenen, evinin ve çocuklarının isteklerine yetişebilmek için geliri ve gideri arasındaki dengeyi kurabilmek için dengesini kaybeden bir erkek, bir de anlayışsız bir eşe sahip ise, hayat hepten çekilmez oluyor.

Komşu ve akrabaların yenilenen ev eşyalarını görünce kocasının yüzüne sürekli evdeki eski eşyaları vuran bir kadın, kocasına eziyet ediyor. “Herkes ev eşyalarını değiştirmiş. Şu akrabamız yeni araba almış! Kaç yıl oldu halen bir ev alamadın!” gibi cümleler, erkeğin beynine indirilen yumruklar gibi, gece gündüz tekrarlanıyor. Bu psikolojik şiddet, şiddet değil midir?

Şayet evin hanımı da çalışıyorsa, bu sefer “farklı” problemler yaşanabiliyor. “Ben de çalışıp eve para getiriyorum!” sözünü fiili olarak kullanmasa bile, davranışlarıyla eşine bunu defalarca söyleyen bayanlar var. Özellikle bizim gibi ataerkil toplumlarda yetişen erkekler için, buna benzer cümleler çok ağır geliyor. Bu tür bir psikolojik şiddet, şiddet değil midir?

“Sen misin benim istediklerimi yapmayan. Ben de seni süründürmez miyim?” diyerek, cinselliğinden eşini mahrum bırakarak ona acı çektirenler de var.

“Beni günahlardan korumak zorunda olan eşim yüzünden girdiğim günahlar aklıma geldikçe utanıyorum” demişti bir arkadaşım. Dile getirmeyi utandığımız, “mahrem” diyerek dillendirmediğimiz yatak odasında, erkeklere uygulanan psikolojik şiddet, hiçbir erkeğin dile getiremediği sıkıntılarından birisidir.

“Siz, bu yazınızda hep olumsuz örnekler vermişsiniz. Bütün bayanlar böyle değil ki!” diye itiraz edenler, kesinlikle haklı bir itiraz yapmış olurlar. Dünyadaki bütün erkekler eşlerine fiziksel şiddet uygulamıyor. Kadınlara uygulanan şiddet konusunda da tüm erkekler “vahşi” değildir.

İşin aslına bakarsanız, yaşanan sorun bir cinsiyet problemi değildir. Bir insanın kedileri tekmelemesi, bir babanın evladını dövmesi, bir komutanın askere dayak atması, bir erkeğin eşini dövmesi, bir kadının erkeğine psikolojik şiddet uygulaması gibi her türlü şiddet, insanlık problemidir. Konuyu sadece kadına uygulanan şiddete indirgemek, sorunu çözmeyecektir.

Şiddeti bir cinsiyet problemi olarak ele almak, feminist veya hümanist bir söylem olarak kulağa hoş gelebilir. Ancak sorunu çözmez. İnsan, insanla olan problemini konuşarak halletme yeteneğine sahiptir. Konuşa konuşa anlaşabilme yeteneğiyle yaratılan insanlar, sorunlarını vuruşa vuruşa halletmeyi tercih ediyorsalar, sorun insanın insana bakışındadır.

Sabır, merhamet ve ikna etmek gibi duyguları besleyecek eğitim modelleri üzerine kafa yormak zorundayız. İnsanı olduğu gibi kabullenmek, her insanın farklı bir mizaca sahip olduğunu anlatmak zorundayız.

Sorunu kökten çözmek için kafa yormayanlar, sadece “kadına şiddete hayır!” sloganı atanlar, samimi olsalar bile, sorunu çözmek için adım atamayacaklardır.

 

Sait Çamlıca

Eğitimci – Yazar

Kaynak Kitap

Doğurmak Annelik Doyurmak Babalık Değildir

Online Sipariş:
Bu yazının alıntılandığı kitabı aşağıdaki sitelerden satın alabilirsiniz.