Okulların açıldığı günlerde dikkatimi çekmişti. Öğrencilerin aldıkları çantalar, kalemlikler ve defterlerin hepsinde, gündemdeki çizgi film karakterleri var. Erkek öğrencilerin “Spiderman” çantaları, kız öğrencilerin “barbie veya winks” resimli çanta ve kalemlikleri dikkatimi çekti.
“Çocuktur heveslenir, sonra hevesi geçer!” diye düşünmek belki çok yanlış olmayabilir. Hepimizin çocukken hevesleri olmuştur. Ancak ben başka bir noktaya dikkat çekmek istiyorum.
Çocukların hayranlıklarını yönlendirmek için, anne- babaya çok büyük bir sorumluluk düşüyor. Anne-babanın çocuğuna her gün kendi tarihinden, kültüründen, dininden hikâye ve kıssalar anlatıp çocuklarını bununla bağlantılı yönlendirmesi gerekiyor.
Medyanın gücünü inkâr etmiyorum. Ancak hiçbir güç anne sevgisi kadar etkili değildir. Çocuklar nasıl ki yemeğini en çok annesinin ellerinden yemekten zevk alıyorsa, bilgiyi de annesinden almayı sevdirmeliyiz onlara.
Son yıllarda yayın dünyasında çocuklara yönelik çok güzel kitap çalışmaları yapılıyor. Takip edebildiklerim içerisinde “365 Günde Sevgili Peygamberim” gibi birçok kitap yayımlanıyor çocuklar için.
Çocuklar her gün bir bölümü okuyarak/dinleyerek Efendimizin hayatını sıkılmadan öğrenebilecekler…
Çocuklar için her gün yeni bir bilgi kaynağı oluyor bu tür kitaplar.
Her akşam çocuklarına bu ve benzeri kitaplardan hikâyeler okumanın çocuğun hayatındaki etkisi çok büyüktür. Bu ve benzeri yayınları her anne babanın değerlendirmesi gerekiyor.
Evladına Peygamberimizi sevdirmek için ne yapması gerektiğini soran bir anneye, “365 Günde Sevgili Peygamberim” türü kitaplar alıp her akşam çocuğuna bu tür kitaplardan bir bölüm okumasını tavsiye etmiştim. Henüz okula başlamamış çocuğuna bu kitaptan her akşam okumaya başlayan Anne, birkaç hafta sonra bana teşekkür maili gönderdi.
“Tavsiye ettiğiniz kitabı aldım. Çocuğuma her akşam bu kitaptan okumaya başladım. Kitap sadece çocuğum için değil benim için de çok faydalı oldu. Dindar ailelerde yetişmiş, dinini yaşamaya çalışan bir insan olmama rağmen, Peygamberimizin hayatıyla ilgili birçok şeyi unuttuğumu fark ettim bu kitabı okurken. Anlayacağınız sadece evladıma değil kendime de Sevgili Peygamberimizin hayatını bir kez daha hatırlatmış oldum.
Geçen akşam oğluma yine birkaç sayfa okutup onu uyuttuktan sonra evi biraz toparlayıp yatmaya karar vermiştim. Oğlumun uyuduğu yatağın yanından geçerken, bir de baktım ki oğlum sayıklamaya başlamış. Hem yanağına bir öpücük kondurayım hem de “Ne konuşuyor bu çocuk rüyasında?” diye merak ettiğimden yanına yaklaştım. Oğlumun rüyasında sayıklarken söylediği sözleri duyunca hem size dua ettim hem de çocuklara hikâye kitapları okumanın ne kadar önemli olduğunu daha iyi anladım.
Oğlum sayıklarken “Geberticem ulan Eberehe seni!” “Defolup gitsene sen buradan pis Eberehe!” diye sayıklıyordu.”
Hikâye ve masallar çocukların sadece dünyasını değil, rüyalarını bile değiştiriyor. Yeter ki biz büyükler doğru adımlar atmayı becerelim.
Biz büyükler doğru adımlar atmayı başarabilirsek inanın bu memlekette çok şey değişir.
“Spiderman, barbie bebek, winks” çantalarına hayran olan çocuklara, Peygamberimizi sevdirmeyi başaramayan anne- babalar, boşuna başkalarını suçlamayın.
Medya patronlarının, sizin evladınıza Hz. Peygamber’in hayatını anlatmıyor diye bizim vazgeçmeye hakkımız yok. Evladınızı peygamber hayranı yapmak medya patronunun değil, anne babanın sorumluluğundadır.
Bir soruyla bitireyim:
365 günün kaç akşamında evinize Hz. Peygamber’i konuk alıyorsunuz?
Sait Çamlıca
Eğitimci – Yazar