Dürüstlük Mıknatıstır

 

Lakap, nam, ün nasıl elde edilir? Kimi insanın kötü bir namı vardır. “Ondan uzak durun!” derler. Yalancıdır, ticari ahlâkı yoktur vs. İyi veya kötü bir nam elde etmek, birkaç gün içerisinde olmuyor. İyi bir nam kazanmak, kötü bir nam kazanmaktan çok daha zordur. Çünkü o iyi özelliğinizi yıllarca hatta bir ömür boyu muhafaza etmeniz gerekir.

“Çalışkan insan!” olarak bilinen bir insan, sadece birkaç yıl değil, bir ömür vermiştir o namı elde etmek ve elinde tutmak için. “Dürüst ve asla yalan söylemez!” gibi bir nam ile anılıyorsa bir insanın, o şöhreti elde etmek ve elde tutmak için ömrünü vermesi gerekiyor.

Böyle bir girişi niçin yaptım? “Peygamberimizin, Peygamber olmadan önce lakabı / namı Muhammedül Emin idi!” cümlesinin önemini anlatmak için bu girişi yaptım. O, “dürüst insan!” olarak Mekke toplumunda nam salmış bir gençti. Evinin bir köşesinde oturarak elde edilmiş bir nam değildi bu. Yıllarca o toplum içinde yaşamış ve ticaret yapmış bir insanın, her emanete sahip çıktığı herkes tarafından görülmüştür. Hz. Peygamberin namı tescil edilmiş bir namdır.

Ticaret ile uğraşanlar, bu gerçeği çok daha iyi bilirler “Dürüst Tüccar!” diye anılmak isteyen bir esnaf, dürüstlüğünü bir ömür boyu sürdürebilmelidir. Tek bir yanlışı, o güne kadar ki dik duruşunu sarsar. Beyaz bir kâğıt üzerindeki küçük siyah leke gibi sırıtır.

Bütün siyer kitaplarında anlatılır. Peygamberimiz peygamber olmadan önce yaşanan “Hakemlik” olayı vardır. Hacer-ül Esved (siyah taş)’i, eski yerine yerleştirme şerefini elinde bulundurmak isteyen kabileler arasında neredeyse kavga çıkacaktı. İlk gelen kişinin hakemliğine razı olduklarında, ilk gelen kişi, henüz peygamberlik verilmemiş olan genç Abdullah oğlu Muhammed oldu.

Birbirleriyle neredeyse kavga etmek üzere olan kabilelerin hiçbiri, peygamberimizin hakemliğine itiraz etmedi. Yaşadığınız toplumda / mahallede, istisnasız herkes, sizin hakemliğinizi kabul ediyorsa, bu namı hak etmişsiniz demektir.

Adalet

Dinin varlık sebebi bireyde tevhid inancını, toplumda adaleti sağlamaktır. Tevhid, “Kula kul değil, sadece Allah (c.c.)’a kul olsun insanlar!” düşüncesidir. Tevhid toplumsal hayatta ise en temel amaç, “kul hakkı” konusunda insanları uyarmak ve adaleti sağlamaktır. Allah (c.c.) adeta ‘Kula kul olmayın, diğer kullarımın da hakkını yemeyin!” demek için kitap ve peygamber göndermiştir.

Adaletin, toplum hayatındaki düzen için ne kadar önemli olduğunu, somut bazı örneklerle anlatacağım. Somut örneklere geçmeden önce, geçmiş yüzyıl içerisinde dünyayı kasıp kavuran ideolojilerin söylemlerine dikkatinizi çekmek istiyorum. Sol ideolojiler hep “Hak, Emek, Adalet” kavramlarını kullandılar. Bugün hâlâ aynı kavramları kullanıyorlar. Bu kavramların peşinden koşan insanlar, “kul hakkı” kavramını bilmeseler de aradıkları ve istedikleri şey, adaletti.

Örnek 1

Müdür yardımcısı olan bir dostum, babasının rahatsızlığı sebebiyle, zaman zaman müdüründen izin alıp hastaneye gitmek zorunda kalıyormuş. Okul müdüründen izin alıp gittiği günler için “ek ders ücreti” yazıldığını görünce, okul müdürüne gidip, “Hocam bundan sonra, sizden izin alıp gittiğim günler için bana ek ders ücreti yazmayın! Ben bu parayı hak etmiyorum!” demiş.

Bu olaydan önce, o arkadaşımı sıkı takip eden okul müdürü, ne kadar dürüst olduğunu görünce, birçok konuda daha rahat hareket etmeye, daha çok güvenmeye başlamış. Arkadaşımın dürüstlüğü, okul müdürünün kendisine davranışlarını değiştirmiş. Güven ortamının oluştuğu yerde, işler daha çabuk ve daha güzel yapılır.

Örnek 2

Bir okulun Müdür Baş Yardımcısı olan dostum anlatmıştı. Kendi ifadeleriyle aktarayım;

“Yeni göreve başladığım okulda 120 civarı öğretmen vardı. Okul çok büyük olduğu için, sürekli nöbet çizelgesi hazırlamam gerekiyordu. İki gün boyunca bu çizelgelerle uğraştım. Sonunda bir yıl içerisinde her öğretmene 60 saat nöbet düşecek şekilde çizelgeyi hazırlayıp panoya astım.

Ertesi gün bir öğretmen odama geldi. Konuşmak istediğini söyleyince bir çay ikram ettim. Meğer bana teşekkür etmek için gelmiş. Niçin teşekkür ettiğini sorunca: ‘Hocam ben on yıldır bu okuldayım. Birçok müdür ve müdür yardımcılarıyla çalıştım. Her gelen yönetici, nöbet çizelgesini kendi arkadaş çevresine göre ayarlıyordu. Kendi ideolojisine yakın olanlara daha çok nöbet yazıp daha fazla para almasını sağlıyordu. Kendi ideolojisinde olmayanlara ise daha az nöbet yazıyordu.’

‘Sizin okulumuza tayininiz çıkınca, iyi biri olduğunuzdan bahsetmişlerdi. Hazırladığınız nöbet çizelgesini görünce, çok sevindim. Adil davranıp herkese hakkını verdiğinizi görmek beni çok sevindirdi.’

“O arkadaşımın dünya görüşü ve ideolojisi benden çok daha farklıydı. Ancak benim adil paylaşım yapmamdan o kadar etkilenmiş ki haftalık yaptığım tefsir sohbetlerine katılmaya başladı.”

Adalet ve dürüstlük, hangi ideolojiden olursa olsun insanları size çeker. Dürüstlüğü ile güven kokusu yayan yöneticiler hem etraflarına insanları toplarlar hem de daha güzel işlerin altına imza atarlar.

Örnek 3

İlçe Milli Eğitim Müdürü başka bir dostum, köylere vekâleten müdür ataması yaparken yaşadıklarını anlatmıştı. Kendisinden çok daha farklı bir ideolojiye sahip bir öğretmeni müdür olarak atadığını ve o müdürün çalışmalarından duyduğu memnuniyeti dinlemiştim. “Benimle aynı düşüncelere / ideolojiye sahip olan iki arkadaş daha vardı. Ancak ben onları tercih etmedim. Çünkü dünya görüşü bana uymasa bile, diğer arkadaşlarımdan daha çalışkan, o makama daha layık birisi idi. Benimle aynı dünya görüşüne sahip olan arkadaşlarım, iyi insan olmakla beraber, ehil insan değildiler!”

Bu vb. atamalardan sonra, görev yaptığı ilçede çok daha güzel bir çalışma atmosferi oluştuğunu, yaptığı projelerin arkasında daha fazla insanın durduğunu söylemişti.

Dürüst Olun, Dürüst Ölün!

Hiçbir makam ve mevkisi olmayan bir insanın dürüstlük ve adaletten bahsetmesi kolaydır. Her şeye ve herkese rağmen adalet ve dürüstlükten vazgeçmeyen insanlar, önce yakın çevreleri tarafından eleştirilse bile, zaman geçtikçe “Helâl olsun, dik durdu” denilerek takdir edilir.

Dürüstlük mıknatıstır. Öyle bir mıknatıs ki, insanları size çeker. Sizi seven size gelir. Size gelen, dininize de gelir. Dürüst olmayan insan, insanları kendinden uzaklaştırır. Sizden uzaklaşan inançlarınızdan da uzaklaşır.

Emin misiniz?

Muhammedül Emin lakabını bir de böyle düşünün!

Etrafınızdaki insanlar sizden emin mi?

Size güveniyor mu?

“Emin” bir insan değilseniz, “Hz. Muhammed (sav)’e ümmet olmak” sizin için ne ifade ediyor?

 

 

Sait ÇAMLICA

Eğitimci – Yazar

Kaynak Kitap

Peygamberimizi Çağa Taşımak

Online Sipariş:
Bu yazının alıntılandığı kitabı aşağıdaki sitelerden satın alabilirsiniz.