Sağlam bir yuva kurmak, sağlam bir ev kurmak gibidir. Herkes, kurulan evin / yuvanın ebediyen yaşamasını ister. Ancak bazen, hangi sebeple olursa olsun, kurulan ev / yuva yıkılmak zorunda kalır.
Ev kurmanın önemini anlatan Allah, ev yıkmanın adabını da anlatıyor. Başka bir yazımda, Talak (Boşama/Boşanma) suresi merkezli, ev yıkmanın adabından bahsettiğim için ayrıntısına girmeyeceğim. Ancak Allah, Kur’an’da iki surede (Talâk ve Nîsa) ev / yuva yıkmanın adabını da anlatıyor.
Bir ev yıkılacaksa, ya altında hiç kimse kalmayacak şekilde yıkılmalı veya en az zayiatla yıkma yöntemlerine kafa yormalı.
Siz Olsanız Ne Yapardınız?
Bir cezaevi konferansında, emekliliği gelmiş bir Gardiyan, bana öyle bir yöntem anlattı ki, hiçbir kitapta ben böylesi bir yöntem göremezdim galiba. Boşanmak zorunda kalıp, evini / yuvasını dağıttıktan sonra, en az zararla boşanmanın benim elimdeki en ilginç örneğidir bu örnek.
Gardiyanın ilk eşinden üç çocukları olmuş. Sebebini bilmediğim olaylardan sonra boşanmaya karar vermişler. Baba çocukların velayetini üzerine almış. Üç çocuk babada kalmış. Aradan bir sene geçmeden tekrar evlenmiş.
Çocukları olan insanların, ikinci evliliklerinde iki tane büyük problem vardır. İlk evlilikten olan çocukların evdeki yeni insan olan, babalarının yeni eşine alışmaları ve yeni doğacak kardeşlere alışma / kabullenme süreci.
Bu Gardiyanın nasıl bir çözüm yöntemi uyguladığını okumadan önce, kendinizi bu Gardiyan yerine koyun. Nasıl bir çözüm bulursunuz? Öyle bir çözüm olmalı ki, alınan karar evdeki huzura katkı sağlayıp, kardeşlerin birbirine bağlılığını arttırmalı. Üvey kardeş gözüyle bakmamalı evdeki çocuklar yeni kardeşe.
İkinci eş olarak çocuklu bir adamla evlenmiş bir bayan olsanız, nasıl bir çözüm üretirsiniz? Çocuklu bir adamla evlenmeyi kabul etmişseniz, o evdeki huzuru sağlamak için ne yaparsınız? Dünyaya getireceğiniz çocuğa, kocanızın ilk eşinden olan çocuklar sahip çıksın diye, böyle bir kararı kabul eder misiniz?
Muhteşem Çözüm!
İkinci eşi ile çocukları arasındaki denge kadar, ikinci eşinden dünyaya gelecek çocuklarını, ilk eşinden dünyaya gelen çocuklarına kabul ettirmek için, ilk eşinin adını, ikinci eşinden dünyaya gelen kızına vermiş bu Gardiyan.
Ben bu cümleyi duyunca şöyle bir durdum. O evdeki herkesi düşündüm. İkinci eş olarak o eve gelen kadının bunu kabullenmesi, ayrı bir büyüklük olarak not edilmeli.
Ya evdeki ilk eşten olan çocuklar. Öz annelerinin başka bir evde yaşaması, eve yeni bir kadının gelmesi gibi, çocuklar için hiç kolay olmayan bir süreç yaşamışlar. Ancak ne babalarına ne babalarının evlendiği kadına ne de ikinci eşten doğan çocuklara asla düşmanlık hissetmemişler. Çünkü bu tavrıyla baba çocuklarına;
“Ben sizi dünyaya getiren kadın olan annenizi sizden soğutma derdinde değilim. Anne ayrı bir kadın bile olsa, bu çocuk sizin kardeşiniz. En sevdiğiniz insan olan annenizin adını, sevmenizi istediğim yeni kardeşinize verdim” demiş.
Önce Aile, Önce Huzur!
“Anneniz öldü! O kadının adını bir daha duymayacağım bu evde!” gibi cümleler duyar, boşanmış aile çocukları genelde babalarından.
Kendisinden daha çok çocuklarını ve ailesini düşünen insan, her şartta sorunlara çözüm bulabiliyor. Kendi egosunu, nefsini, duygularını, çocuklarının önüne geçiren boşanmış çiftlerin yaptıklarını çok dinlediğim için, bu gardiyanı hiç unutmadım.
Bu Gardiyanın Aile huzurunu koruma yöntemini, bir muhasebeci arkadaşıma anlatmıştım. ‘Rahmetli Annemin adı Ayşe idi hocam. Ben 14 yaşındayken öldü annem. Babam yeniden evlendi. Yeni eşinin adı da Ayşe idi. Ben analığımın yüzüne bakıp kendi anamı arardım. Sadece ismi benziyor diye severdim kendisini’ demişti.
Önce ailem, önce çocuklarım, önce huzurum diyerek sorunlara bakan insan, çözüm üretir. Önce ben, önce egom diyerek sorunlara bakan bir insan, sorunları büyütür.
Bu Gardiyanın çözüm yöntemini, hiçbir kitapta bulamazsınız.
Sait Çamlıca
Eğitimci – Yazar