Gençlik yıllarımızda ateşli hatipler vardı. Cami kürsülerinde, miting meydanlarında, konferans salonlarında yaptıkları konuşmalarla kitlelerini adeta büyülerlerdi. Ne dediklerinden daha çok nasıl konuştukları, nasıl tonladıkları, nasıl ağlattıkları akılda kalırdı. Büyük kalabalıklar toplayabilen, kitleleri büyüleyen o hatipler bazen öyle bir gaza gelirdiler ki, cümlelerini ‘Taksim meydanına idam edilmeye razıyım’ diye bitirenler olurdu. Aklımda kalan cümlelerinden bir tanesi de ‘Beni bir saat TRT ekranlarında konuştursunlar, Taksim meydanında idam edilmeye razıyım’ cümlesiydi. Bu cümlenin hikayesini anlatmadan önce, gözlemlediğim bir hatıramı paylaşayım.
2016 Ramazan ayındaydık. Memleketimde Ramazan etkinliklerinin yapıldığı yere yakın olan, arkadaşımın işlettiği Mehmetçik Aile Çay Bahçesinde dostlarla çay içip muhabbet ediyorduk. O akşam Ramazan etkinliğinin konuğu, gençlik yıllarımızda ezgilerini çok dinlediğimiz Ömer Karaoğlu Beydi.
Ömer Karaoğlu Bey meşhur ezgilerini sırayla söylüyor, parça aralarında konuşmalar yapıyordu. Gençlik yıllarımız olan 1990’lı yıllarda en çok dinlediğimiz “Şehit tahtında Rabbe gülümser” ezgisini söylerken, birçok sahne sanatçısının yaptığını yaptı. “Nakarat kısmını beraber söyleyelim” diyerek mikrofonu kalabalığa uzattı. Kalabalıktan beklediği tepki gelmedi. Birkaç kez daha denedi ama yine istediği tepkiyi alamadı. Çünkü meydandakilerin çoğu, o ezgi ve ilahileri bilmiyordu. Söylediği ezgi bitince yarı şaka yarı ciddi sitem etti; “Ben 20 yıldır bu ilçeye birçok defa geldim. Eskiden hep beraber söylerdik bu ezgiyi. Şimdi ne oldu sizlere?” dedikten sonra diğer ezgilerini söylemeye devam etti.
Etkinliğe yakın olan yerde arkadaşlarımızla çay içtiğimiz için, bu sözlere bizlerde şahit olduk. Arkadaşlarıma dedim ki: “Ömer Karaoğlu 20 yıl önce buraya geldiğinde Milli Gençlik Vakfı davet etmişti. O zaman kendisini dinlemeye gidenlerin büyük bir kısmı, o ezgilerle büyümüş bizim gibi gençlerdi. Şu an hitap ettiği kitle, aynı vakıfta yetişmiş insanlar değil. Bu şehirde yaşayan her gruptan, her partiden, her ideolojiden insan bir arada oturuyor. Karşısında sadece Ömer Karaoğlu ve ezgilerini bilen bir kitle olduğunu sanıyor hala Ömer Bey.”
Gençliği Okuyamayan Hatipler
Hatipler tarih boyunca topluma yön verme konusunda etkili olmuş insanlardır. Hatip önce çağını sonra muhatabını okumak zorundadır. Çağın değişimini, bu değişimin yeni nesle yansımasını okuyamayan hatip, ne kadar ateşli konuşma yaparsa yapsın, hitap ettiği kitleye bir şey veremez.
1980’li ve 1990’lı yıllarının ateşli hatipleri vardı. O zamanlar sosyal medya olmadığı için, teyp kasetleri veya video kasetleriyle bu vaazlar Anadolu’da çok dinlenirdi. O ateşli hatiplerin bazıları “Beni bir saat TRT’de konuşturun sonra isterseniz Taksim meydanında beni asın” derdi. Bunları söylerken kastettikleri şey, toplumun, o bir saatlik konuşmayla uyanacağına olan inançlarıydı. Yani o kadar önemli şeyler anlatıyorlardı ki, o kadar güzel konuştuklarına inanıyorlardı ki, bu konuşmayı bütün Türkiye dinlese, bir milleti uyandırabileceklerini sanıyorlardı.
Yeni nesil bilmez ama, o zamanlar Türkiye’de sadece TRT kanalı vardı. Bütün Türkiye’ye bir saat hitap etmek için idam edilmeye razıydılar! Neden böyle düşünüyorlardı? Çünkü sürekli vaaz verdikleri, sürekli konferans düzenledikleri kitleleri çok heyecanlandırmayı, bazen ağlatmayı başaran hatiplerdi bunlar. Gözden kaçırdıkları şey, Ömer Karaoğlu Bey’in gözden kaçırdığı ile aynıydı. Ağlattıkları kitleler, zaten kendileri gibi düşünen ve yaşayan kitlelerdi. Kendi cemaatlerinin, tarikatlarının, vakıflarının kitlelerini ikna etmek veya ağlatmak kolaydı o zamanlar.
TRT’ye Muhtaç Değiller!
O yıllarda, tüm millete hitap edebilmek için, TRT kanalına muhtaç olan o hatiplerin bir kısmı hâlâ yaşıyor, yaşamayanların sohbetleri de video kanallarında sürekli yayınlanıyor. O dönem hatiplerinin anlattıklarını anlatan birçok hoca, kendi cemaatine ait kanalda veya video sitesinde topluma hâlâ hitap ediyorlar. Topluma bir şeyler anlatmak için hiçbirisi TRT’ye muhtaç değil.
Eskisi gibi alkış alamayan, eskiden olduğu gibi sadece kendine biat etmiş olanlara hitap etmeyen hoca ve hatipler, alkıştan daha çok eleştiri alınca “Müslümanlar bozuldu veya gençlerde iş yok” diyorlar sürekli. Bana sorarsanız Müslümanlar veya gençler değişmedi, siz gerçeklerle yüzleştiniz! Gençleri tanımıyorsunuz! İnternet ve sosyal medya çağında yaşamanın ne demek olduğunun farkında değilsiniz.
“Beni bir saat TRT’de konuşturun, Taksim meydanında idam edilmeye razıyım” diyecek kadar kendinize güveniyordunuz ama yaşananlar size “bir saat” konuşarak bir milleti uyandırmanın imkânsız olduğunu öğretti.
Toplumu ve gençleri suçlamayı bırakında, “asrın idariyle” millete ve gençlere konuşma yapmanın yol ve yöntemlerine kafa yorun. Akis takdirde değil TRT’de, CNN İnternational kanalında 24 saat dünyaya hitap etseniz, hiç kimseye bir şey veremeyecek, gittikçe daha komik hale düşeceksiniz.
Sait Çamlıca
Eğitimci-Yazar