Yahudi Oyunları ve Müslüman Feraseti

 

Ne zaman Müslüman kanı dökülse, arkasında bir Yahudi parmağı arıyoruz. İsrail’in ve Yahudilerin Dünya siyasetinde etkili oldukları gerçeğini inkâr etmiyorum. Bu gücün niçin kırılamadığına kafa yormak zorunda olduğumuzu düşünüyorum.

Dünya’daki Müslüman nüfusunun, Yahudi nüfusunun 100 (yüz) katı olduğunu biliyor muydunuz? Sayıyı küçülterek anlatmak gerekirse, 1 (bir) Yahudi, 100 (yüz) Müslüman ile baş edebiliyor.

Bir boks maçı düşünün! Bir kişinin, yüz kişiyi kan revan içinde bıraktığı bir boks maçı. Aslında bugün Dünya’da yaşanan savaş, tıpkı bu boks maçına benziyor. Böylesi bir maçı, tek başına kazanan kişinin oyunlarını fark edemeyen yüz kişi, birlik olamadığı sürece, bu kavgayı kazanmayacak.

Peki bu 1 (bir) kişi, 100 kişiyi nasıl yenebiliyor? Yahudi oyunu denilen kurnazlık, burada devreye giriyor işte. O yüz kişiyi birbirine düşüren Yahudi, kenarda oturup seyrediyor sadece. Nasıl olsa Müslümanlar birlik olmuyor. Mezhep, meşrep, millet, milliyet, tarikat, cemaat farklılıklarını öyle ustaca, öyle kurnazca kaşıyor ki, birbirleri ile uğraşan Müslümanların enerjisi, kendi aralarındaki çekişmelerle tükeniyor.

Bunu nasıl ustaca yaptıklarını anlamak istiyorsanız, öyle çok uzaklara gitmenize gerek yok. Sosyal paylaşım sitelerinde, Filistin’in bombalanmadığı dönemlerde, dindar grupların birbirleri aleyhine yazıp yayınladıklarına baksanız, durumun vahametini daha iyi görürsünüz.

Enerjisinin büyük bir kısmını, içindeki tefrikalara ayıran Müslümanlar, Gazze’de bombalanan çocukların görüntüsüyle kendisine geliyor. Ancak eyleme geçecek birikim ve hazırlık yapılmadığı için, kalan enerjisiyle, sadece slogan atabiliyor.

Bu oyunlar yeni tezgahlanmıyor İslam coğrafyasında. İstiklal Marşı şairimizin o meşhur şiiri, bu oyunu gördüğünün en büyük delilidir.

Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez;

Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.

Din Kardeşliği ve Ümmet!

Allah bizi din kardeşi yaptığı halde, mezhep, meşrep, cemaat, tarikat gibi farklılıklarımızı, itikat meselesi haline getirip, birbirimizle uğraştığımız için, Yahudi oyunlarına kurban oluyoruz. Allah, ümmet olduğumuzu söylüyor, biz cemaat / tarikat / mezhep / meşrep farklılıklarımızı öne çıkartıyoruz.

Sadece kendi cemaatinin, tarikatının, liderinin, mezhebinin kitaplarını okuyarak dinini öğrenmeye çalışan Müslüman, feraset sahibi olamaz. Çünkü hiçbir kitap, Kur’an’dan daha iyi yol gösterici değildir. Ümmet bilincinden mahrum, cahil bir Müslüman, Yahudi’nin en büyük yardımcısıdır. ‘Meğer adam Şafii imiş, ben de Müslüman sandım!’ diyecek kadar cahil bir Müslüman, Yahudilere küfrederek ibadet ettiğini sanıyor.

Yahudi’nin sinsi oyunları, Müslüman Feraseti bağlandığı zaman, Müslümanlara zarar vermeye başlar.

Fikir Mücadelesi!

Yahudi, kendi yanlışlarını gür bir ses ile söyledi Dünya’ya. Doğruyu / hakikati haykıran Müslüman’ın sesi cılız çıktığı için, Yahudi’nin sesi Müslüman Alim’in sesinden daha çok duyuldu Nefeslerini küçük işler için harcayanlar, büyük mücadelelere girecek nefesi kendilerinde bulamazlar.

Yahudi bilim adamları, kendi fikirlerini bütün dünyaya nasıl kabul ettirdiler? ‘Yahudiler çok güçlü, çok zeki oldukları için onlarla baş edemedik!’ diye bir cevabı, asla kabul etmiyorum.

XX. Yüzyılın başlarında, bizim alimlerimiz, ‘Çatal-kaşık ile yemek yemek caiz değildir! Çünkü bunları gavur icat etti! Peygamberimiz bunları kullanmadı!’ gibi gereksiz fetvalarla uğraştığı için, Yahudi bilim adamlarının sesi daha çok duyuldu Dünya’da.

Dün, bu gafletin bedelini çok ağır ödedi İslam coğrafyası. Bugün aynı hataları yapmaya devam eden gruplar, hiç de az değil.

Cumhuriyet tarihinin yetiştirdiği en önemli Mütefekkirlerimizden biri olan Nurettin TOPÇU, dünyayı saran fikir akımlarının temelinde, Yahudi bilim adamlarının, kasıtlı veya tarihi kinlerinden dolayı, ahlâk binasını çökerten gayretlerinin yattığını yazıyor. 

Spinoza, Allah’ın varlığını ‘Allah ve kâinat bir ve aynı cevherdir’ diyerek saklamaya çalışırken, Karl Marx hayatı tek dünyaya indirgeyip, hayatı sadece maddi gücü yönetmek ve maddi güce sahip olmak olarak yorumlarken, Freud insan ruhunun ihtiyaçlarını sadece insanın cinselliğine indirgerken, Emile Durkheim Allah’a verilecek hesabı unutturup, topluma verilecek hesabı öne çıkartırken, A. Einstein fiziğin prensiplerinin izafi olduğunu iddia ederken, Müslüman bilim adamları neyle meşgul oluyordu?

Her biri farklı bir bilim dalı olan teorileri tartışma niyetinde değilim. Benim asıl derdim, insanlığın ahlâk suyunu bulandıranlara karşı mücadele etmek gibi bir sorumluluğu olan Müslümanların, bu dönemlerde niçin sessiz kaldığıdır.

Psikolojiden, Sosyolojiye kadar birçok alanda insanların zihinleri bulandırılırken, Müslüman bilim adamları (!) tecvit kuralları öğretmenin faziletlerini konuşuyordular maalesef.

İslam Tarihinde Yahudi Oyunları

Yahudi oyunlarını baş edilemez sananlar, İslam tarihini doğru okusunlar. Çünkü, menfaat ve fitne şebekesi İslam tarihi boyunca hep aktif oldu. Fitne her zaman başarılı olamadı. Başarılı olduğu dönemlere baktığınızda fitnecilerin gücünü değil, Müslümanların uyuşukluğunu görürsünüz.

Peygamberimiz zamanında Yahudi oyunları olmadı mı? Hem de her türlü fitne hareketleri tüm güçleriyle İslam’ın doğuşuna engel olmaya çalıştılar. Ancak peygamberimiz bu oyunları hep engelledi.

Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer döneminde Yahudi oyunları olmadı mı? Hz. Ebubekir’in feraseti, Hz. Ömer’in dirayeti Yahudi oyunlarını boşa çıkardı.

Osmanlı döneminde Yahudi oyunları olmadı mı? Fatih Sultan Mehmed döneminde de Kanuni Sultan Süleyman’ın döneminde de Yahudi oyunları hep var oldu. Ancak Müslümanların feraseti bu oyunları hep devre dışı bıraktı.

II. Abdülhamid dönemini bir düşünün. Bir saniye bile boş durmayan, suikast dahil her yöntemi deneyen şer güçler, bütün entrikaları denedikleri halde, Sultan II. Abdülhamid bunlarla 30 yıl baş etmeyi başarmıştır.

Demek ki sorun, Yahudi oyunları veya Yahudi gücü değildir. Müslüman feraseti kaybolunca, Yahudi oyunları etkili olmaya başlıyor. Güneş batınca karanlığın etkili olması gibi… 

 

Sait Çamlıca

Eğitimci-Yazar

Kaynak Kitap

Kuran Alfabesi mi Ahlakı mı?

Online Sipariş:
Bu yazının alıntılandığı kitabı aşağıdaki sitelerden satın alabilirsiniz.